Elektromanyetik Radyasyon Ölçümü

Elektromanyetik Radyasyon Ölçümü


Gsm baz istasyonlarının yaydığı elektromanyetik alan şiddetinin evinizdeki, iş yerinizdeki etkisinin ölçümünü profesyonel olarak, uluslararsı standartlara uygun olarak yapıyor ve sonuçları rapor şeklinde sizlere sunuyoruz. Yalam alanızdaki göreceli olası yüksek elektromanyetik alan şiddetine maruz kalan alanlarda nasıl değerleri azaltabileceği konusunda size danışmanlık hizmeti sunuyoruz.

Tel: 216 415 80 87

İş Başvurusu

30 Ekim 2006

Sigara İçenlerin Saygısızlıkları ve Bencillikleri

Türkiye, Sigara İçenlerin İşgali Altında!
Türkiye'de sigara içenlerin çoğu etrafındaki kişileri hiç düşünmüyor. Pis kokuları ve zehir saçan dumanları ile sigara içmeyenleri rahatsız ediyorlar.

Örneğin bir Cafe'de, Restaurantta, İstiklal Caddesi gibi çok kalabalık açık mekanlarda veya Vapurların açık kısımlarında sigara içenlerin işgali sürüyor. Sigarayı içen içsin ama "Gaz Odaları, Sigara Odaları" gibi kısıtlı mekanlarda içsin. Ulu orta her yerde sigara içilmesi, medeniyet seviyesinin düşüklüğünü açık biçimde gösteriyor. Sigara içmeyen insanlara karşı saygısızlıklar ne zaman bitecek kim bilir?

Sigara içenlerin sosyal ortamda yaşattıkları anarşi ve kirlilik bizlere karşı saygısızlıklarını gösteriyor. Ancak sigara içenin kendisine de saygısı. Sigara içenlerin vücutlarındaki tahribatı anlatan bilimsel gerçekler şunlar:

SİGARANIN İÇİNDEKİ ZEHİRLER
Bunlar kanserojen maddelerdir ve en tehlikelileri arsenik, benzin, kadmiyum, hidrojen siyanid, toluene, amonyak ve propilen glikoldur. Örneğin; siyanid kesinlikle öldürücü bir zehirdir. Genel olarak bilinen maddelerden bir kaçı;

Polonyum - 210 (kanserojen), Radon (radyosyon), Metanol (füzeyakıtı), Toluen (tiner), Kadmiyum (akü metali), Bütan (tüpgaz), DDT (böcek öldürücü), Hidrojen Siyanür (gaz odaları zehiri), Aseton (oje sökücü), Naftalin (güve kovucu), Hidrojen Siyanür (gaz odaları zehiri), Arsenik (fare zehiri), Amonyak (tuvalet temizleyicisi), Karbon (eksoz Monoksit gazı), Nikotin ve 3.885 toksik madde.

Sigaranın her nefesinde 4 bin çeşit kimyasal madde ciğerlere çekiliyor. Bu maddelerden bazılarının vücuda verdiği zararlar şöyle:

Nikotin: Kokain ve morfin kadar bağımlılık yapar. Tansiyonu ve kalp hızını artırır. Karbonmonoksit ile koroner arter hastalığı ve beyin damar hastalığına yol açar.
Katran: Kansorejen olup, akciğer kanseri, amfizem ve kronik bronşit yapar.
Arsenik, Benzen, Vinil Klorür: Kansorejen madde, felç edici zehir.
Hidrojen Siyanür: Nazi gaz odalarında kullanılan zehir.

SİGARANIN VÜCUDA ZARARLARI NELERDİR?
* Genel olarak bulunduğunuz ortamlarda kötü ve ağır koku yayılır.
* Cildiniz bozulacağından cilt karalığı ve yaşlı gösterme belirtileri başlar.
* Dişleriniz kirli ve pis görünümlü olmakla beraber, dişeti hastalıkları baş gösterecektir.
* Ağız ve yutakta tat alma eksikliği başlar ve kanser riski artar.
* Gırtlak ve nefes borusunda iltihaplanma, ses tellerinin zarar göstermesinden başka kansere yakalanma ihtimali fazlalaşır.
* Kalp ve damarların görmüş olduğu zarar ve tahribattan dolayı kalp krizi damar tıkanıklığı, tansiyon yükselmesi gibi sakıncalar ortaya çıkar.
* Beyinde felç, ileri yaşta bunama (Alzheimer) görülür. Her nefeste 50bin hücrenin ölümüne sebep olur.
* Gözlerde katarakt ve ileri yaşta körlük meydana gelir.
* Burunda koku alma duygusu azalır.
* Akciğerlerde kansere yakalanma, Bronşit ve amfizem gibi rahatsızlıklar meydana gelir.
* Mide ve yemek borusunda karama, ülser ve kanser oluşumunu fazlalaşır.
* Pankreas kanseri riski artar.
* Rahim ve yumurtalıkta kısırlık, çocuk düşürme, sakat ve eksik doğum, erken menopoz, rahim kanseri gibi tehlikeler oluşur.
* Testisler ve cinsel organlarda iktidarsızlık, ereksiyonda azalma, döllenme yetersizliği, kalıtımsal bozukluklar meydana gelir.
* İdrar kesesinde mesane kanseri meydana gelir.
* Ellerde, parmaklarda sararma, tırnaklarda, zayıflama görülür.
* Kemik ve iskeletlerde kemik erimesi meydana gelir.
* Kol ve bacak damarlarında çeşitli hastalıklar oluşur.
* Kılcal damarlar, el ve ayaklardan başlayarak, kol ve bacaklara kadar tıkanıp bu organların kesilmesine (Burger hastalığı) kadar varan hastalıklar oluşur.
* Vücutta, yorgunluk, uykusuzluk, ruhsal gerilim, stres, performans düşüklüğü, reflekslerde azalma oluşur.
* Anne ve baba mirası olarak; Sigara içen babaların, çocuklarında kanseri önleyen gençliği yok olmaktadır. Hamileliğinde sigara içen hanımların bebekleri %10-15 eksik kilolu doğdukları gibi zeka eksiklikleri de görülür.


20 DAKİKA SONRA
Sigarayı bırakmanın etkileri 20 dakika içinde hissediliyor. Sigarayı bıraktıktan sonra vücutta şu değişiklikler oluyor:
* 20 dakika sonra: Kan basıncı ve kalp hızı normale döner. Eller ve ayaklar, dolaşım normale döndüğü için ısınmaya başlar.
* 8 saat sonra: Kanda oksijen düzeyi normale döner. Kalp krizi riski düşmeye başlar.
* 24 saat sonra: Karbonmonoksit vücuttan atılır. Akciğerlerdeki balgam ve diğer birikimler temizlenmeye başlar.
* 48 saat sonra: Nikotin vücutta artık saptanamaz. Tat ve koku alma duyusu gelişmiştir.
* 72 saat sonra: Solunum yolları gevşediği için nefes almak kolaylaşır. Vücut enerjisi artar.
* 2-12 hafta sonra: Dolaşım bütün vücutta düzelir. Yürürken yorulma ve tıkanma daha az görülür.
* 3-9 ay sonra: Öksürük, nefes darlığı düzelir. Akciğer işlevi yüzde 5-10 oranında artar.
* 12 ay sonra: koroner kalp hastalığı riski yarı yarıya azalır.
* 12-36 ay sonra: mesane kanseri riski yüzde 50 azalır.
* 5 yıl sonra: Kalp krizi geçirme riski ve yemek borusu, ağız boşluğu kanserleri gibi hastalıkların riski yüzde 50 oranında azalır.
* 10 yıl sonra: Akciğer kanseri riski sigara içenlerin riskinin yarısına iner. Kalp krizi riski hiç sigara içmemiş biri ile eşit olur.

Kaynak: http://www.ntvmsnbc.com/news/188624.asp

"Google Osman"

İddaa - Bahis Tahminleri , Takımlar Hakkında Bilgi Veren Siteler

İddaa'da daha sağlıklı tahminlerde bulunabilmek için önereceğim siteler şunlar;

1) Soccerway
Bence, futbol takımları hakkında bilgi edinmek için en iyi site Soccerway. Dünyadaki bütün liglerin puan durumları, fikstürler ve İki takımın güçlerini karşılaştırma gibi özellikler sunuyor.

Soccerway'in Türkiye Süper Ligi bölümünün görüntüsü:

Url: www.soccerway.com




2) Soccerstats
Saatlerce takımların analizini yapmanıza gerek yok. Soccerstats, bütün bilgilere göre gelecek maçalr için tahminlerde bulunuyor. Maç sonuçları için olasılıkları açıklıyor.

Soccerstats, İtalya Ligi gelecek hafta maç sonucu tahminleri:

Url: www.soccerstats.com

"Google Osman"

28 Ekim 2006

29 Ekim Cumhuriyet Bayramı

Türkiye Cumhuriyeti 83 yaşında!


TÜRKİYE

Meclis’te, Mustafa Kemal ve Lozan’ı imzalayan İsmet Paşa’ya yönelik artmakta olan muhalefet gittikçe büyüyordu. Bu kişiler, Kurtuluş Savaşı sırasında da, ülkenin yönetimine ve şartlarına karşı muhalif olmuş belirli kişilerdi. Lozan’ın imzalanmasını bir hata olarak gören bu kişiler, Hükûmet’in Meclis tarafından seçilmesini bir fırsat olarak görüp Meclis’te çoğunluğu elde etmek istiyorlardı. 1923 yılının 25 Ekim günü Halk Partisi’nin, istifalar nedeniyle boşalan Meclis İkinci Başkanlığı’na Rauf Bey’i ve Fethi Bey’in Hükûmet Başkanlığı ile aynı anda yürütemediği için istifa ettiği İçişleri’ne de Mustafa Kemal’in onaylamadığı Sabit Bey’i seçmesi ortamı hareketlendirmişti. Mustafa Kemal, mevcut hükûmetin derhal istifa etmesi gerektiğine karar verip muhalif kadronun hükûmeti kurmasına izin verdi. Yeni hükûmetin bu görevi layığıyla yerine getiremeyeceğini ve bunu da Meclis dâhilinde çözebilmeyi planlıyordu. Olaylar Mustafa Kemal’in beklediği şekilde gelişti. Kabine değişikliğine karşı Meclis’ten yükselen sesler üzerine, hazırlanan kanun tasarısının okunmasına geçildi. Bu tasarıya göre “Türkiye Devleti’nin Hükûmet Şekli Cumhuriyet’tir” maddesi, Anayasa’ya eklenecekti. Abdurrahman Şeref Bey’in, tasarı üzerindeki görüşmeler sürerken söylediği şu cümleler, durumu çok daha iyi açıklıyor:



“Hükûmet şekillerinin teker teker sayılmasına gerek yoktur. Hakimiyet kayıtsız şartsız milletindir dedikten sonra, kime sorarsanız sorunuz, bu Cumhuriyet’tir. Doğan çocuğun adıdır. Ama bu ad bazılarına hoş gelmezmiş, varsın gelmesin.”

Parti grubu görüşmelerine son verildi. Hemen sonra Meclis toplantısı açıldı. İsmet Paşa “Kanun-i Esasî Encûmeni, Teşkilât-ı Esasîye (Anayasa) Kanunu’nda değişiklikler yapılması ile ilgili tasarının öncelikle ve derhal görüşülmesini teklif ediyor,” diyerek konuyu açtı. “Kabul!” sesleri üzerine tutanak okundu ve görüşmeler yapıldı. En sonunda kanun tasarısı, konuşmacıların “Yaşasın Cumhuriyet!” nidalarıyla kabul edildi. Tarih: 29 Ekim 1923 Saat: 20.30. Mustafa Kemal, ilk Cumhurbaşkanı seçildi. Tarih: 29 Ekim 1923 Saat: 20.45.
Cumhuriyet'in İlanı hakkında ayrıntılı bilgi almak için buraya tıklayınız.

Kaynak: http://xyneid.feyvi.org/blog/2005/10/29/cumhuriyet-bayrami/

"Google Osman"

27 Ekim 2006

Bira denince; Efes Pilsen...

Pazar payı: % Marka (2005)

% 79 Efes (Miller, Beck's ve Fosters' dahil)
% 20 Tuborg (Carlsberg dahil)
% 1 Diğer(% 0.8 Tekel bira)

Efes Pilsen

Firmaların bira üretim kapasitesi (2005)
Anadolu Efes 910 milyon litre
Türk Tuborg 95 milyon litre
Mey İçki 15 milyon litre
Park Gıda 13 milyon litre
Süral Otelcilik 10 milyon litre


"Google Osman"

26 Ekim 2006

Avrupa'nın En İyi Logo Tasarımları (2006)

Avrupa'nın en iyi logo tasarımı ödülünü kazanan logo:

Portekiz
Tasarımcı: João Pacheco
Konusu: Portekiz'in Madeira adasındaki volkanik mağaralardan dünyanın iç kısımlarının görülebildiği anlatılmaktadır. Volkanik mağaralar ve denizin birlikteliği Madeira adasını sembolize etmekte.





Ülkelerin en iyi tasarımlarından bazıları:

Belçika

İsviçre


Romanya



Sırbistan


Türkiye
Tasarımcı: Aysegul Ozbey
Logo Sahibi : Çatana Balık Restaurantı

Avrupa'nın en iyi logo tasarımı yarışmasına katılan tüm logoları http://www.eulda.com/winning_logos/ adresinde görebilirsiniz.

"Google Osman"

19 Ekim 2006

Adsl Hızınızı Test edin, Öğrenin!

Aşğıdaki resme tıkladığınızda İnternet hızınızı(adsl) ölçmek için Türk Telekom tarafından verilen bir hizmet menüsü gelecektir. Böylelikle gerçek adsl hızınızı test edip öğrenebileceksiniz. Eğer faturanızda belirtilen erişim hızından çok farklı değerler elde ederseniz, Adsl destek hattı olan 444 0375'i arayıp arıza kayıdı verin.


"Google Osman"

Bira tüketimi en fazla olan ülkeler

Kişi başı bira tüketimi ele alınıdğında, en birakolik ülke Çek Cumhuriyeti. Ardınan İrlanda, Almanya, Avustralya, İngiltere ve Belçika geliyor. (2004 yılı verileri)



Bir Çek ortalama olarak yılda 157 litre bira içiyor.



Kaynak: kirin.co.jp/english/ir/news_release051215_1.html

"Google Osman"

16 Ekim 2006

Türkiye; bu defa satrancı düzgün oyna!

Eski bakan İsmail Cem; Fransa'nın Sözde Soykırımını parlamento düzeyinde kabul etmesi üzerine; Türkiye'nin atması gereken adımları şu şekilde anlatıyor.



Fransa'ya karşı Türkiye'nin elinde üç önemli koz var: AİHM'de dava açmak, AB Adalet Divanı'ndan yaptırım istemek, Fransa'da yaşayan yüz binlerce Türk vatandaşının ya da Türk asıllı Fransa vatandaşının 'Soykırım yoktur' diyerek toplu 'suç' işlemesini organize etmek.


Tayyip bari şu işi hallet: Fransa'da yaşayan yüz binlerce Türk vatandaşının ya da Türk asıllı Fransa vatandaşının 'Soykırım yoktur' diyerek toplu 'suç' işlemesini organize et.


Sayın Tayyip;

Bir kez de Türkiye'nin esasında ne kadar karakterli bir ülke olduğunu göster. Sert bir biçimde Fransa'ya her alanada tepkiler koy! Askeri ihalelerden(silah alımı, en büyük ticari ilişikimiz) Fransa'yı uzak tut! Avrupa Birliği ve Fransa ile ilişkileri minimum seviyeye indir! Lübnan'a asker gönderirken çok kararlıydın, ama şu sözde soykırım olayında yine tepkisiz kaldın, sınıfta kaldın!

Sen hala; Fransa'ya diklenmeyelim diyorsun!


"Google Osman"

15 Ekim 2006

Fransız Firmalarının Listesi

BLOODY FRANCE

- Fransa lideri Jacques Chirac Ermenistan'da, Türkiye'nin AB'ye girmeden 'Ermeni soykırımı'nı tanımasının şart olduğunu söyledi.
- Fransız parlamentosu 12 Ekim'de 'Ermeni soykırımını' inkârı suç sayıp beş yıl hapis ve 45 bin avro para cezası öngören yasayı kabul etti.
- 2007 Fransa'da "Ermeni yılı" ilan edildi!
- Emperyalist Fransanın canını en çok acıtacak şey Türkiye’deki firmalarının gelir kaybına uğramasıdır.

Fuck You Chirac


Sytem of a Down'ın Sözde Ermeni Soykırımı Klibini İzleyin.



Biz tüketicilerin en çok karşılaştığı Fransız Markaları Danone, Carrefour ve Champion süpermarketleri, Total-Elf Benzin İstasyonları ve Axa-Oyak Sigorta. Bunlardan uzak duralım!










Türk Halkının tepkisini Fransızlar ciddiye almıyor. Nasıl olsa saman alevi gibi parlayıp sönecektir düşüncesindeler. Lütfen her alanda tepkimizi dile getirelim!

Türkiye’deki belli başlı Fransız Firmalarının listesi şu şekildedir;

ŞİRKETİN ADI - SEKTÖR
Danone - Gıda
Cofisaf-Lesaffre - Gıda
Perrier Vittel SA - Gıda
Beghin Say - Gıda
Remy Coıntreau - Alkollü İçki
Vilmorin - Tarım
Alstom Holding - Enerji
Cegelec International - Enerji
TotalFinaElf - Enerji
Primagaz - Enerji
Metalimpeks - Metalurji
Sollac SA Usinor - Metalurji
Usinor Ugine - Metalurji
Cidem - Maden
Pechiney World Trade SA - Metalurji
Atofina - Kimyasal Ürünler
Aventis Pasteur - Kimyasal Ürünler
Aventis Pharma S.A - İlaç
Rhone Poulenc - İlaç
Servier - İlaç
Pierre Fabre Medicament - İlaç
Sanofi - İlaç
Alcatel - Elektronik, İletişim cihazları
Bull - Bilgisayar teknolojisi
Gemplus - Bilgisayar , İletişim
Giat Industrie - Savunma Sanayi
Thales International - Savunma Sanayi
EADS - Havacılık Sanayi
Eurocopter - Havacılık Sanayi
Legrand SA - Elekrik,Elektronik Ekipmanlar
Schne,der Electric SA - Elektrikli Ekipşanlar, Elektrik Dağıtımı
MGE UPS System - Elektrikli Materyeller
Moteurs Leroy Somer - Elektikli Materyeller
Vivendi Water Systems - Su Arıtma
Renault SA - Otomobil
Peugeot Automobile - Otomobil
Qutomobile Citroen - Otomobil
Michelin - Otomotiv Yan Sanayi
Valeo - Otomotiv Yan Sanayi
Faurecia - Otomotiv Yan Sanayi
Devanley SA - Tekstil
Mossley Badin - Tekstil
Louis Vuitton - Deri Ürünleri ve Lüks Eşya
L’Oréal - Parfümeri
SEB - Ev Eşyaları
Ciment Français - Çimento
Lafarge - Çimento,İnşaat Malzemeleri
Vicat SA - Çimento
Onduline SA - İnşaat Malzemeleri
Saint Gobain Weber - İnşaat Malzemeleri
Bureau Veritas - Sigorta, Sertifikasyon
Gide Loyrette Nouel - Hizmetler
Promosalons - Hizmetler
Publicis Groupes - Hizmetler
Thomson Multimedia - Hizmetler
Axa - Sigorta
Société Générale - Bankacılık
BNP Paribas - Bankacılık
Crédit Lyonnais - Bankacılık
Crédit Agricole Indosuez - Bankacılık
Bred SA - Bankacılık
Carrefour - Dağıtım Zinciri
ChampionSA - Dağıtım Zinciri
Louis Dreyfus Armateurs - Deniz Taşımacılığı
Air France - Sivil Hava Taşımacılığı
Accor - Otelcilik,Restorasyon
Cheque Déjeuner CCR - Restorasyon
Sodexho Alliance - Restorasyon
Club Méditerranée - Turizm
Nouvelles Frontieres - Turizm


* Fransayı protesto amacıyla "Sözde Soykırım" anıtını çaldık. Ayrıntılar için tıklayınız!

FRANSIZ FİRMALARIYLA TİCARİ ORTAKLIKLARI EN BÜYÜK TÜRK HOLDİNGERİ

Aşağıdaki mail adreslerine Türk Silahlı Kuvvetleri'nin Fransız firmalarından silah alımı yapmasını ve Sabancı Holding'in Fransız ortaklıklarını protesto amacı ile ilgili mailler atabilirsiniz!

TÜRK SİLAHLI KUVVETLERİ(OYAK): gnkur@tsk.mil.tr
SABANCI HOLDİNG: info@sabanci.com

Kaynak: dtm.gov.tr/pazaragiris/ulkeler/fra/fra-rap-dig-yi2.doc
Konu: Fransız malları, ürünleri, markaları boykot listesi


"Google Osman"

10 Ekim 2006

Sözde Ermeni Soykırımı Hakkında

ERMENİ İSYAN VE KATLİAMLARI :

Ermenilerce sırasıyla, Anadolu'da: Armenakan ve Vatan Koruyucuları, Cenevre'de: Hınçak, Tiflis'te: Taşnak komiteleri kurdurulmuştur. Bu komitelere hedef olarak Doğu Anadolu toprakları, amaç olarak ise Osmanlı Ermenileri'nin bağımsızlık kazanması gösterilmiştir.
Bu amaçla kışkırtılan Ermeni komiteleri, 1890 yılındaki Erzurum isyanı ilk olmak üzere, Kumkapı gösterisi, Kayseri, Yozgat, Çorum ve Merzifon olayları, Sason isyanı, Babıali gösterisi, Zeytun ve Van isyanı, Osmanlı Bankası'nın işgali, II. Abdülhamit’e suikast teşebbüsü ve 1909 Adana isyanlarını çıkartmışlardır.

Ermeniler, Türk halkına en büyük zararı, Birinci Dünya Savaşı sırasında giriştikleri katliamlarla vermişlerdir. Bu dönemde Ermeniler; Türk köylerine baskınlar düzenlemek suretiyle halka büyük zarar vermişlerdir. Örneğin Van’ın Zeve Köyü’nün bütün halkı, kadın, çocuk ve yaşlı demeden, Ermeniler tarafından öldürülmüştür.
Bir İngiliz belgesine göre; Ermenilerin, asılsız iddialarının aksine Van ve Bitlis yörelerinde öldürdükleri Türklerin sayısı 300.000 ile 400.000 arasındadır.
TEHCİR KANUNU, UYGULAMASI VE SÖZDE ERMENİ SOYKIRIMI İDDİASI:
Osmanlı Hükümeti’nin bütün iyi niyetine rağmen, ülkede Ermeni olaylarının giderek yoğunlaşması, erkek nüfusun askere alınmasından dolayı savunmasız kalan Türk kadın ve çocuklarına Ermeni saldırılarının artması ve ordunun birçok cephede savaş halinde bulunması nedeniyle mahalli isyanların topyekün bir ihanete dönüşmemesi için, cephe gerisinin emniyete alınması ihtiyacını doğurmuştur.
26 Şubat 1921 tarihinde Türk Milli Mücadelesinin Önderi Mustafa Kemal Paşa, ‘Public Ledger’ (Philadelphia) muhabirine şunları söylemiştir:

“Rus Ordusu, 1915’te bize karşı büyük taarruzunu başlattığı bir sırada o zaman Çarlığın hizmetinde bulunan Taşnak Komitesi, askeri birliklerimizin gerisinde bulunan Ermeni ahalisini isyan ettirmişti. Düşmanın sayı ve malzeme üstünlüğü karşısında çekilmeye mecbur kaldığımız için kendimizi daima iki ateş arasında kalmış gibi görüyorduk. İkmal ve yaralı konvoylarımız acımasız şekilde katlediliyor, gerimizdeki köprüler ve yollar tahrip ediliyor ve Türk köylerinde terör hüküm sürdürülüyordu. Cinayetleri işleten ve saflarına eli silah tutabilen bütün Ermenileri katan çeteler, silah, cephane ve iaşe ikmallerini, bazı küçük devletlerin daha sulh zamanından beri kendilerine kapitülasyonların bahşettiği dokunulmazlıklardan bilistifade ve bu maksada matuf olarak büyük stoklar husule getirmeye muvaffak oldukları Ermeni köylerinden yapıyorlardı.”

24 Nisan 1915'de Ermeni Komiteleri kapatılmış ve yöneticilerinden 235 kişi, "devlet aleyhine faaliyette bulunmak" suçundan tutuklanmıştır. Ermenilerin her yıl "sözde soykırım anma günü" olarak andıkları 24 Nisan, bu tarih olup tehcirle alakalı değildir.

Komitelerin kapatılması, elebaşlarının ve bazı teröristlerin tutuklanması, olayları yatıştıracağına daha da şiddetlendirmiştir. Osmanlı Hükümeti son insani çare olarak; savaş bölgelerindeki halk ile Osmanlı Devleti'ne karşı casusluk ve hıyanetleri görülenlerin, savaş alanlarından uzak yerlere "sevk ve iskanı" için 27 Mayıs 1915'de "Tehcir Kanunu"nu çıkarmıştır.

1914 yılı resmi verilerine göre Osmanlı Devleti'nde 1.234.671 Ermeni nüfusu bulunmaktadır. Bu sayı Ermeni Patrikhanesi'ne göre 2.5 milyon, Lozan Konferansı Ermeni Heyeti'ne göre 2.2 milyon, Fransız Sarı Kitabı'na göre 1.5 milyon, Britannica'ya göre 1.5 milyon ve İngiliz yıllığına göre 1 milyon olarak belirtilmektedir.


Kaynak: tsk.mil.tr/uluslararasi/ermenisorunu.htm

"Google Osman"

09 Ekim 2006

Günümüz Türkiye'si ve Bursa Nutku

Türkiye'nin günümüzdeki durumunu en iyi özetleyen metin herhalde Atatürk'in Bursa Nutku.

BURSA NUTKU

Türk Genci, devrimlerin ve cumhuriyetin sahibi ve bekçisidir. Bunların gereğine, doğruluğuna herkesten çok inanmıştır. Yönetim biçimini ve devrimleri benimsemiştir. Bunları güçsüz düşürecek en küçük ya da en büyük bir kıpırtı ve bir davranış duydu mu, "Bu ülkenin polisi vardır, jandarması vardır, ordusu vardır, adalet örgütü vardır" demeyecektir. Elle, taşla, sopa ve silahla; nesi varsa onunla kendi yapıtını koruyacaktır.

Polis gelecek, asıl suçluları bırakıp, suçlu diye onu yakalayacaktır. Genç, "Polis henüz devrim ve cumhuriyetin polisi değildir" diye düşünecek, ama hiç bir zaman yalvarmayacaktır. Mahkeme onu yargılayacaktır. Yine düşünecek, "demek adalet örgütünü de düzeltmek, yönetim biçimine göre düzenlemek gerek".






Onu hapse atacaklar. Yasal yollarla karşı çıkışlarda bulunmakla birlikte bana, başbakana ve meclise telgraflar yağdırıp, haksız ve suçsuz olduğu için salıverilmesine çalışılmasını, kayrılmasını istemeyecek. Diyecek ki, "ben inanç ve kanaatimin gereğini yaptım. Araya girişimde ve eylemimde haklıyım. Eğer buraya haksız olarak gelmişsem, bu haksızlığı ortaya koyan neden ve etkenleri düzeltmek de benim görevimdir."

İşte benim anladığım Türk Genci ve Türk Gençliği!

Mustafa Kemal Atatürk


Bursa Nutku;

Mustafa Kemal Atatürk'ün, 5 Şubat 1933 günü Bursa'da yapmış olduğu ünlü konuşmadır.
Şubat 1933'ün ilk günlerinde Bursa Ulucami'de toplanan 100 kadar irticacı kişi camilerde Türkçe ezan okunmasına karşı bir ayaklanma girişiminde bulunurlar. Ayaklanma kısa sürede bastırılır. Atatürk olayın hemen ardından Bursa'ya gider. Çekirge yolu üzerinde bulunan bir köşkte akşam yemeği yenildiği sırasında bir kişi Atatürk’e ayaklanmayla ilgili olarak şöyle diyecek olur: "Bursa gençliği olayı hemen bastıracaktı, fakat zabıta ve adliyeye olan güveninden ötürü...". Atatürk hemen konuşmakta olan kişinin sözünü keser ve bugün "Bursa Nutku" diye anılan konuşmayı yapar.


Kaynak: "Kemalizm, Laiklik ve Demokrasi", Ahmet Taner Kışlalı


"Google Osman"

Anadolu Kavağı ve Yoros(Ceneviz) Kalesi

İSTANBUL'un eşsiz güzelliği Anadolu Kavağı'nda kendisini gösteriyor.

Anadolu Kavağı'na gidebilmek için güzel bir seçenek olan Boğaziçi özel vapur gezileri hergün var. Eminönü'nden 10:35'te kalkan vapur aşağıdaki güzergahı izleyip 12:10 gibi Anadolu Kavağı'na varıyor. Daha çok yabancı turistlerin tercih ettiği bu vapur gezisinin ücreti gidiş-dönüş 7,5 YTL. Çoğu kişi için Pazar günü tek tatil günü olduğundan uykuyla özdeşleşmiştir. Bence uykunuzdan feragat edin ve bir pazar sabahı 10:35'te Eminönü'nden boğaz vapuruna binin. Önce boğazın müthiş manzarası eşliğinde deniz havası alın ardından da küçük bir sahil kasabası olan Anadolu Kavağı'nda Yoros Kalesi'ne çıkın ve tabii ki Anadolu Kavağı'nda balık yemelisiniz.


Vapur güzergahı:

Eminönü-Beşiktaş-Kanlıca-Yeniköy-Sarıyer-Rumeli Kavağı-
Anadolu Kavağı



Sol tarafta Avrupa, sağ tarafta Asya kıtası...


Yoros kalesi'nin adı nereden geliyor?
"Anadolu Kavağı Kalesi'' veya "Ceneviz Kalesi'' olarak da bilinen bu kalenin adı "kutsal yer" anlamına gelen hierondan geliyor görüşü oldukça yaygın. Bir söylentiye göre ise "ugun rüzgarlar'' anlamına gelen "ourios''tan aldığı iddia ediliyor. Yoros adının doğrudan doğruya "dağ'' anlamındaki "oros''tan gelmiş olması da ayrı bir ihtimal.

Boğaz´ın Karadeniz´e açıldığı bu bölgede, belki de kalenin olduğu yerde, on iki tanrı adına yapılmış bir mabet vardı. Geçen yüzyılda burada bulunan bazı antik mimari parçaların bu mabedin kalıntıları oldukları sanılıyor.

Yoros Kalesi´nin bir Ceneviz yapısı olduğuna inanılır, oysa değildir. Kulelerinden birinde görülen tuğladan harflerle yazılmış Grekçe kitabe kalenin Bizans yapıtı olduğunu gösteriyor. Kale 1305 yılında Türklerin eline geçmiş, 1348 yılından itaberen de, Karadeniz ticaret yolu hakimiyetine sahip Cenevizler buraya hakim olmuşlar. 14. yüzyılın sonlarında, Anadolu yakasına tamamen hakim olan Osmanlılar tarafından tekrar fethedilmiş.







Anadolu Kavağı İskelesi

Yoros Kalesi'ne çıkarken Askeri Lojmanların yanından geçiyorsunuz. Fotoğraf çekmek yasak!


"Google Osman"

Muse ve 'Black Holes And Revelations' albümü



Starlight'ı çok seveceksiniz!

Muse'den starlight klibi


Starlight'ın şarkı sözleri de şu şekilde:

Muse Starlight Lyrics

Far away
The ship is taking me far away
Far away from the memories
Of the people who care if I live or die

Starlight
I will be chasing the starlight
Until the end of my life
I don't know if it's worth it anymore

Hold you in my arms
I just wanted to hold
You in my arms

My life
You electrify my life
Let's conspire to ignite
All the souls that would die just to feel alive

But I'll never let you go
If you promised not to fade away
Never fade away

Our hopes and expectations
Black holes and revelations
Our hopes and expectations
Black holes and revelations

Hold you in my arms
I just wanted to hold
You in my arms
Far away
The ship is taking me far away
Far away from the memories
Of the people who care if I live or die

And I'll never let you go
If you promise not to fade away
Never fade away

Our hopes and expectations
Black holes and revelations
Our hopes and expectations
Black holes and revelations

Hold you in my arms
I just wanted to hold
You in my arms
I just wanted to hold

Muse - Starlight MP3'ünü indirmek için aşağıdaki linke tıklayınız.
Starlight'ı indirmek için tıkla!

Muse'un Yeni Albümü Black Holes And Revelations 3 Temmuz'da Çıktı.

Muse'un yeni albümü için önceden de belirlendiği gibi 3 Temmuz da çıktı. Yeni albümünün adı "Black Holes And Revelations" oldu Normalde Muse albüm ismini en sona bırakırdı fakat bu albümde önceden duyurmuşlardı. Kısacası Muse'un albümü çıktı albümünün adı; Muse - Black Holes And Revelations. Muse'un Son albümü "Black Holes and Revelations"ın şarkı listesi ise şöyle ;


Image Hosted by ImageShack.us
"Black Holes and Revelations" albüm kapağı

• Take A Bow
• Starlight
• Supermassive Black Hole
• Map Of The Problematique
• A Soldier's Poem
• Invincible
• Assassin
• Exo Politics
• City Of Delusion
• Hoodoo
• Knights Of Cydonia
• Glorious (Japonya Versiyon)


Supermassive Black Hole klibi





Knights Of Cydonia klibi



* Bu yazı için musetr.com sitesinden kısmi olarak yararlanılmıştır.

"Google Osman"

08 Ekim 2006

İTÜ, AB Proje Yarışması'nda üçüncü oldu.

İstanbul Teknik Üniversitesi (İTÜ) Gemi İnşaatı ve Deniz Bilimleri Fakültesi öğrencileri, su altında denizaltı gibi hareket eden, su üstünde ise motoryat özellikleri gösteren projeleri ile 'AB Proje Yarışması'nda üçüncü oldu.

AB 6'ncı Çerçeve Programı çerçevesinde ilk kez düzenlenen ve geleceğin gemi ve yüzer yapılarının tasarlandığı yarışmaya, İTÜ'den Yasemin Usal başkanlığında Hakan Şen, Serdar Mete ve Fuzuli Ağrı Akçay adlı öğrenciler katıldı.

İTÜ'lü öğrenciler, Yrd. Doç. Dr. Şebnem Helvacıoğlu'nun danışmanlığında tasarladıkları 'Su üstü ve altı yat', 200 metrelik trimaran tipi barge taşıyıcı, yüksek hızlı 'Multihull' feribot ve açık deniz yüzer kumarhane olmak üzere 4 projeyle başvurdu.



Birinciliği Alman, ikinciliği Norveçli üniversite öğrencilerinin kazandığı yarışmada, İTÜ'lü öğrencilerin 'Su üstü ve altı yat' projesi üçüncü oldu.

Proje ödülü, Yasemin Usal tarafından 5 ekimde Norveç'in başkenti Oslo'da düzenlenen törenle alındı.

Avrupa Komisyonu tarafından 2005 mayıs ayında başlatılan 'Deniz Araçları ve Yüzer Yapılar İçin Geleceğin Tasarımları' başlıklı projenin yarışmasına aynı yılın kasım ayında yapılan çağrı ile 13 ülkedeki 18 üniversiteden toplam 108 takım başvurmuştu.

İTÜ Makina Fakültesi hakkında bilgi için tıklayınız.

"Google Osman"

CUMHURİYET'İN İLANI

CUMHURİYET'İN İLANI

Lozan'ın kabulü ve barışın sağlanması ile geride Türk Devleti'nin siyasal yapısını belirleyecek devlet şeklinin ve adının ne olacağı sorunu kaldı. T.B.M.M.'nin varlığı ile egemenliğin kayıtsız - şartsız ulusa ait olan, insan haklarına dayanan bir devlet sistemi kurulmuştu. Fakat gerek halkın, gerekse Meclis içinde bulunanların büyük kısmı Padişah'a dinsel ve geleneksel bağlarla bağlıydılar. Padişah'ın işgal ettiği Saltanat - Hilafet makamı yüzyıllardır kökleşmiş bir teokratik sistemdi. 1300 yılından beri de Osmanoğullarından başka hiçbir aile iktidar olmamıştı. Egemenlik biri dinden, diğeri gelenekten gelen iki kaynaktan çıkıyor ve Padişah'ta toplanıyordu. Gerçi İttihat Terakki bu gücü kırmıştı, fakat sistemin özünü, yani egemenliğin kaynağını ve kullanılış biçimini değiştirememişti. Egemenliğin, tanrı hakları sisteminden, insan hakları sistemine geçişin bir sonucu olarak Padişah'tan ulusa geçişi, bir ilke ve ülkü olarak Amasya Genelgesi'nde ortaya konmuş ve 23 Nisan 1920'de B.M.M.'nde somutlaşmıştı. Teşkilat-ı Esasiye Kanunu da bu temel üzerine oturmuştu.

Kurtuluş Savaşı ulusal bağımsızlık yanında ulus egemenliğini de açık bir biçimde ortaya koyduğu için Padişah daha başından beri milliyetçilerin amansız düşmanı kesilmişti. M. Kemal Paşa Padişah'ın ihanetini bildiği halde, henüz zamanı olmadığı için Padişah'ı hedef almadı. Genç subaylık yıllarından beri inandığı ve Erzurum'da Mazhar Müfit'e not ettirdiği "Cumhuriyet" inancını "Ulusal bir sır" olarak sakladı. Kurtuluş Savaşı içinde "Cumhuriyetçi" bir düşünceyi ortaya atmak, iç parçalanmaya yol açacağı için bu yola gitmedi. Hatta Sivas Kongresi sırasında "Cumhuriyet" ilan edelim önerilerini red etmişti. Fakat Kurtuluş Savaşı'nın Başkomutanı, Türk Ulusu'nun kurtarıcısı M. Kemal, Türkiye'nin siyasal yapısını değiştirmenin ilk adımını Saltanat'ın kaldırılmasını sağlamakla attı. Saltanat'ın kaldırılışına en yakın arkadaşları bile karşı çıkmışlardı. Meclis'te tutucu kanat direndiyse de, M. Kemal Paşa'nın kararlı ve sert tutumu sonucu Saltanat'ın kaldırılışı sağlandı. Fakat onun bu sert tutumu endişe doğurdu. Bunun bir başlangıç olduğunu görenler çeşitli yöntemlerle M. Kemal Paşa'yı engellemeye çalıştılar.

2 Aralık 1922'de Meclis'e muhalif grup tarafından bir öneri verildi. "İntihab-ı Mebusan Kanunu"nda değişiklik yapılmasını isteyen önergede "Büyük Millet Meclisi'ne üye seçilmek için Türkiye'nin bugünkü sınırları içindeki yerler halkından olmak ve seçim çevresine yeni gelenlerin ise en az beş yıl oturmuş olmaları" gerektiği kanun hükmü haline getirilmek isteniyordu. M. Kemal Paşa'yı milletvekili seçilmekten yoksun bırakmak isteyen bu önerge üzerine söz alan M. Kemal Paşa, doğum yerinin Türkiye'nin sınırları dışında kaldığını ve bir yerde beş yıl oturmadığını belirttikten sonra, düşmanlara karşı savaştığını, vatanı kurtarmak için hiç bir yerde beş yıl oturamadığını hatırlatıp, ulusun sevgisisi kazanmış bir insan olmasına rağmen kendisini yurttaşlık haklarından yoksun bırakmak isteyen bu kimselerin bu yetkiyi kimden aldıklarını sordu. Önerge red edildi.

Mustafa Kemal'in kamuoyu yoklaması yapmak üzere 14 Ocak 1923'de Batı Anadolu'da bir geziye çıkmasını fırsat bilen muhalif grup, O'nun Ankara'dan ayrıldığının ertesi günü "Hilafet-i İslamiye ve Büyük Millet Meclisi" başlıklı bir broşür yayınladılar. Broşürün önceden hazırlanmış olduğu ve M. Kemal'in Ankara'dan ayrılmasını fırsat bilerek dağıtıldığı anlaşılıyordu. Broşürün ana fikri, islam kamuoyunun son gelişmelerden (Saltanatın Kaldırılışı) büyük ızdırap içinde bulunduğu, Hilafet'in hükümet demek olduğu ve Hilafet'in hukuk ve görevlerini yok etmenin hiç kimsenin, hiç bir meclisin elinde olmadığı esaslarına dayanıyor, "Halife Meclisin, Meclis Halife'nindir." sözleriyle bitiriyordu. Yürütme yetkisinin Halife'ye verilmesini ve Meclis'in aldığı kararların ve kanunların Halife'yi bağlamayacağı, dolayısıyla Meclis'in çıkardığı Saltanat ve Hilafet ile ilgili yasaların meşru olmadığı görüşü savunuluyordu. Bu bildiri, M. Kemal'e ve O'nun gerçekleştirmek istediği devrime bir tepki idi.




İzmit'e gelen M. Kemal, din ve hilafet konusunda yaptığı açıklamada "Türkiye Büyük Millet Meclisi Halife'nin değildir ve olamaz, Türkiye Büyük Millet Meclisi yalnız ve yalnız Ulusundur." dedi. T.B.M.M.nin büyük programının tam bağımsızlık, kayıtsız şartsız ulusal egemenlik esaslarına dayandığını, teokratik devlet biçiminin ve buna bağlı bütün toplumsal düzenin ve çıkarların yıkılacağını belirtti. 16 Ocak'ta yaptığı toplantıda, Hilafet'in dinle ilgisi olmadığını, siyasi bir mevki olduğunu, idare-i maslahatçılıkla devrim yapılamayacağını belirttikten sonra "Devrimin kanunu mevcut kanunların üstündedir. Bizi öldürmedikçe, bizim kafamızdaki cereyanı boğmadıkça başladığımız devrim ve ilerleme bir an bile durmayacaktır" diyerek gericilere gerekli yanıtı verdi. Basınla iyi ilişki kurmak istediği için İzmit'te yaptığı basın toplantısında, "Devrim" yapılacağını açıklarken, Meclis'te birliğin sağlanması için "Müdafaa-ı Hukuk Gurubu"nun gerekli olduğunu bunun dışındaki grupların yararlı olmadığını belirtti ve İttihatçılardan ülke yararı için politikaya karışmamalarını istedi. Bu sırada Annesi Zübeyde Hanım'ın ölüm haberi geldi. İzmir'de annesinin mezarı başında devrimci inancını "Ulusal hakimiyet uğrunda canımı vermek benim için bir vicdan ve namus borcu olsun" sözleriyle bir kez daha yineledi. Bu sırada Lozan'ın ilk görüşmeleri kesildiği için İsmet Paşa ile Ankara'ya döndü. Meclis'te gizli oturumlar çok sert geçti. Trabzon mebusu Şükrü Bey'in Topal Osman tarafından öldürülüşü, M. Kemal'e saldırılara yol açtı. M. Kemal'i kendilerine buyük engel gören, tutucu, gerici, ittihatçılar, çıkarcı gruplar, O'na karşı muhalefette birleşiyorlardı. Yakın arkadaşlarından Rauf Bey, Kazım Karabekir, Refet Bele, Ali Fuat Paşa'lar da yavaş, yavaş yanından ayrılıp, Hilâfetçilere kuvvet veriyorlardı. Saltanatı geri getirmek isteyen gericilerin çalışmaları karşısında arkadaşlarının kendisini yalnız bıraktığını gören M. Kemal, 20 Mart 1923'te Konya'da yaptığı bir konuşmada Türkiye'yi Ortaçağ karanlığına çekmek isteyen gericilere karşı tutumunu açıkça şu sözleriyle belirtti: "Eğer onlara karşı benim şahsımda bir şey anlamak isterseniz, derim ki, ben şahsen onların düşmanıyım. Onların olumsuz yönde atacakları bir adım, yalnız benim şahsi imanıma değil, yalnız benim amacıma değil, o adım benim ulusumun hayatıyla ilgili, o adım benim ulusumun hayatına karşı bir kasıt, o adım ulusumun kalbine yöneltilmiş zehirli bir hançerdir. Benim ve benimle aynı fikirde olan arkadaşlarımın yapacağı şey mutlaka o adımları atanları tepelemektir... Sizlere bunun da üstünde bir söz söyleyeyim. Örneğin eğer bunu sağlıyacak kanunlar olmasa, bunu sağlayacak meclis olmasa, öyle olumsuz adım atanlar karşısında herkes çekilse ve ben kendi başıma yalnız kalsam; yine tepeler ve yine öldürürüm."

Cumhuriyet'e doğru gidiş bu kararlı sözlerle açıkça görülüyordu. M. Kemal Paşa, 8 Nisan 1923'de dokuz ilkede görüşlerini toplatarak, programını belirlerken, siyasi biçimlenmeyi de hazırladı.

Savaş zamanının T.B.M.M.'nin görevi son bulmuştu. Bu sebeple Meclis kendini dağıtıp, seçime gitme kararı aldı. M. Kemal, dağılmadan önce Meclisten 15 Nisan'da, Saltanatı geri getirmeye çalışanları vatan haini kabul eden bir kanun değişikliği ile "Hıyanet-i Vataniye Kanunu"na, ileride gerekirse yine İstiklal Mahkemeleri kurma fırsatını veren bir ek getirdi.

Yeni kurulacak Meclis'te kuvvetli bir kadro oluşturmayı ve böylece Cumhuriyet'i ilan etmeyi düşünen M. Kemal'in bu çalışmaları yakın arkadaşlarının kendisinden uzaklaşmasını hızlandırdı. Rauf Bey ve arkadaşları, M. Kemal'in partiler üstü kalmasını, politikaya karışmamasını, önererek, O'nu pasif duruma getirmek istiyorlardı. Rauf Bey'in İsmet Paşa ile aralarının açılması da bu ayrılığın başka bir yönü idi. Lozan'dan dönen İsmet Paşa'yı karşılamak istemeyen Rauf Bey Başbakanlık'tan bile istifa etti.

İkinci Meclis, toplandıktan sonra Lozan'ı onayladı. Artık sorun Türkiye'nin rejiminin belirlenmesiydi. M. Kemal 22 Eylül 1923'de "Neue Treie Presse" adlı bir Viyana gazetesi muhabiriyle yaptığı görüşmede, 23 Nisan 1920'de kurulan sistemin Cumhuriyet olduğunu fakat adının açıklanamadığını belirtip, yapılacak işin yalnızca isim koymak olduğunu söyledi.

Yeni devletin başkentinin neresi olacağı da bir sorundu. Ankara 1920'den beri bu işi yapıyordu. Merkezi ve güvenli durumu ortada idi. Meclis'te uzun tartışmalardan sonra 13 Ekim'de Ankara başkent olarak oy çokluğu ile kabul edildi. Cumhuriyet'in ilanına bir adım daha yaklaşılmıştı.
M. Kemal'e Cumhuriyet'in ilanına fırsat veren bir hükümet buhranı oldu. Başbakan Fethi Okyar Bey'e karşı Meclis'te muhalefet oluşması üzerine M. Kemal, "Erkan-ı Harbiye Umumiye Riyaseti Vekili Fevzi Paşa"nın dışında kabinenin istifasına karar verdi ve 27 Ekim'de uygulandı. Mevcut sisteme göre her bakan Meclis tarafından tek tek seçiliyordu. İstifa eden bakanlar yeniden seçilirlerse, görev kabul etmeyeceklerdi. Bu sırada Rauf Bey, Kazım Karabekir, Ali Fuat, Refet Paşalar İstanbul'da bulunuyorlar ve temasları, Halife'ye yakınlık gösterileri oluyordu. Ankara'da' ise kabine kurulamıyordu. Bu gelişmeler üzerine "Cumhuriyet İlanı" ile işi kökünden çözmeye karar veren M. Kemal 28 Ekim gecesi Çankaya'da İsmet Paşa ve bazı kimseleri toplantıya çağırdı ve "Yarın Cumhuriyeti ilan edeceğiz." diyerek kararını açıkladı. Misafirlerin ayrılmasından sonra İsmet Paşa'yı alıkoydu ve birlikte, Teşkilat-ı Esasiye Kanunu'nda gerekli değişikliği sağlayacak önergeyi hazırladılar. Ertesi gün saat 10'da Parti grubunda yapılan toplantıda, M. Kemal Paşa Genel Başkan olarak Hükümet buhranının mevcut sistemden kaynaklandığını, bunun çözumünün istikrarlı bir sistemde olduğunu belirtttkten sonra değişiklik önergesini okuttu:
* Türkiye Devleti'nin Hukümet şekli Cumhuriyettir
* Türkiye Devleti, Büyük Millet Meclisi tarafından idare olunur
* Türkiye Devleti, Hükümetin inkisam ettiği idare şubelerini İcra Vekilleri (Bakanlar Kurulu)
vasıtasıyla idare eder.

Bu önerge Parti toplantısında tartışıldı Büyük Millet Meclisi'nin aynı akşam (29 Ekim 1923) saat 18:45'de yaptığı toplantıdan sonra 20.30'da "YAŞASIN CUMHURİYET" sesleri arasında Cumhuriyet ilan olundu ve yeni Türk Devleti'nin adı kondu. "TÜRKİYE CUMHURİYETİ". Hemen arkasından da Türk Ulusu'nun kurtarıcısı Gazi M.Kemal oy birliği ile Cumhurbaşkanı seçildi. Kürsüye gelen Cumhurbaşkanı M. Kemal, kendisini Cumhurbaşkanı seçen Meclis'e teşekkür ettikten sonra "Son yıllarda Ulusumuzun fiili olarak gösterdiği kabiliyet ve istidat, kendi hakkında kötü düşüncede bulunanlarınn ne kadar tedkikten uzak görünüşe önem veren insanlar olduğunu pek güzel ispat etti. Ulusumuz kendisinde bulunan nitelikleri ve değeri, hükümetin yeni adıyla uygarlık dünyasına çok daha kolay gösterebilecektir. Türkiye Cumhuriyeti, dünyada işgal ettiği yere layık olduğunu eserleriyle ispat edecektir... Türkiye Cumhuriyeti mutlu, başarılı ve muzaffer olacaktır." sözleriyle konuşmasını tamamladı. M. Kemal Cumhurbaşkanı seçildiğinde henüz 42 yaşındaydı. Cumhuriyetin ilk Başbakanı İsmet Paşa oldu.

19 Mayıs 1919'da Samsun'da başlayan yeni ve bağımsız, bir Türk Devleti kurmak savaşı dış ve iç düşmanlara karşı başarıyla sonuçlanarak Türkiye Cumhuriyeti kuruldu. Kurtuluş Savaşı'nın inanç ve başarısı nasıl Atatürk'ün eseri idiyse, Cumhuriyet de yine O'nun eseri idi. İleriki yıllarda bunu şu sözleriyle belirtti. "Benim en büyük eserim Türkiye Cumhuriyeti'dir."

SONUÇ
Bir zamanların muhteşem Osmanlı İmparatorluğu, gerek iç gerekse dış etkenlerin sonucunda 18. y.y.'dan itibaren hızlı bir çökuntüye girdi. Kapitülasyonlar sebebiyle Avrupa devletlerinin açık pazarı durumuna geldi. Rusya ve Avusturya'nın devamlı saldırıları sonunda savaşları kaybederken, önemli topraklarını elden çıkardı. İmparatorluğun bu çöküntüsünü gören Padişahlar, İmparatorluğu kurtarmak için ıslahat önlemlerine başladılar. Fakat yalnızca askeri olan bu önlemler etkili olamadı. III. Selim'in başlattığı Nizam-ı Cedit ise 1807'de gerici bir ayaklanma ile son buldu.

19. y.y.'da çöküntü büyük hızla sürerken, Fransız Devrimi'nin ortaya koyduğu ulusal bağımsızlık ve egemenlik akımları, Osmanlı İmparatorluğu'nun Balkanlar'da yaşayan Hristiyan azınlıklarını etkiledi ve bagımsızlık isteklerini kamçıladı. Sırp, Yunan ve hatta Mısır ayaklanmaları İmparatorluğun iç bünyesini sarstı ve bunlar giderek bağımsızlık veya özerklik kazandılar. Bu yüz yılda Rus tehlikesi karşısında İngiltere ve Fransa Osmanlı İmparatorluğu'nun toprak bütünlüğünü koruma potikası izlediler. Kırım Savaşı'nda bu politika sonucu Rusya'ya savaş bile açtılar. 1838 ticaret anlaşması ile imparatorluk ekonomik bakımdan batının eline geçerken, 1854'den sonra başlayan dış borçlanma ile, 1881'de mali iflasa ve batının mali denetimine girdi. II. Mahmut Islahatı ve Tanzimat da İmparatorluğun kurtuluşu için çözüm olmadı. Genç Osmanlılar'ın çalışmaları 1876'da Kanun-u Esasi'nin ilanını hazırladı. Birinci Meşrutiyet yaşama fırsatı bulamadan 1877-78 Osmanlı-Rus savaşı bu dönemin sonunu hazırlarken, Abdülhamid'in "İstibdatı" başladı. Bu tarihten sonra İngiltere de koruyucu politikasını terk etti. Ermeni konusu da ilk kez gündeme geldi. Osmanlı İmparatorluğu bundan sonra Almanya'ya yanaştı. Alman siyasi, askeri ilişkisi, Alman ekonomik ihtiraslarını da getirdi. Bağdat Demiryolu projesi bunu simgeledi.

20. y.y.'a girilirken Abdülhamid'e karşı başlayan Genç Türk hareketi gittikçe kuvvetlendi ve 1908'de II. Meşrutiyeti getirdi. Fakat 31 Mart gerici ayaklanması ile 1909'da iç buhran yaşandı. II. Meşrutiyet de İmparatorluğu kurtaramadı. Osmanlıcılık, İslamcılık, Batıcılık ve Türkçülük akımlarının çatıştığı bu dönem, içte buhranlar, anarşi yaratırken, dışta da Trablus ve Balkan Savaşları'nda büyük yenilgi ve tüm Makedonya'nın kaybı ile sonuçlandı. 1914 yılında başlayan Birinci Dünya Savaşı'na Almanya yanında giren İmparatorluğun kaderi de çizilmiş oldu. Bu savaştan çok ağır kayıplarla yenik çıkan Osmanlı İmparatorluğu Mondros Ateşkesi ile kayıtsız şartsız teslim oldu.

Yüz yıldan beri süren Doğu Sorununun çözümü, Avrupa'nın Hasta Adamının mirasının paylaşılması ile Türk Ulusu'nun dünya siyasi tarihindeki varlığı ortadan kaldırılmak isteniyordu. Savaş içinde gizli anlaşmalarla, İngiltere, Fransa, Rusya ve İtalya Osmanlı İmparatorluğu'nun paylaşılmasını kararlaştırmışlardı. Fakat Rusya'da devrim çıkınca anlaşmalar önemini yitirdi. Türk Ulusu'nun hakkında karar verecek en büyük kuvvet İngiltere idi. İngiltere Batı Anadolu'yu Yunanistan'a veriyor, Doğuda bir Ermenistan ve Kürdistan kurmak istiyor, Türk yurdunun geri kalan yerlerini de Fransa ve İtalya ile paylaşıyordu. Ülkenin yağmalanmasına boyun eğen Padişah ve Hükümet, kurtuluşu İngiliz himayesinde görüyorlardı. Halk ve aydınlar çaresizlik içinde, çoğunluk kadere boyun eğmiş görünüyordu. Kurtuluş çareleri arayanlar Padişah - Halifesiz bir çare düşünemiyordu. Kurtuluşu Amerikan mandasında görenler veya yörelerinin kurtuluşunu sağlamak için çalışanlar vardı.

Birinci Dünya Savaşı'nın sonundaki perişan ve çaresiz durumda, bir tek insan, M. Kemal topyekün kurtuluş ve tam bağımsız yeni bir Türk Devleti kurmak düşüncesiyle Samsun'a geldi. O'nun yola çıktığı sırada ise Yunanlılar İzmir'i işgal ediyorlardı. Padişah ve Hukümet ise İzmir'i Yunanlılara veren İngilizlerin hala körü körüne her isteğine boyun eğiyorlardı. Düşmanla işbirliği yapan Padişah ve İstanbul Hükümeti'nin bu tutumları karşısında M. Kemal, ulusal bağımsızlık ve ulusal egemenlik savaşının esaslarını Amasya'da ulusu ve orduyu Padişah - Halifeye karşı ayaklandırmak şeklinde belirledi. Erzurum ve Sivas Kongreleri'nde de bu esaslar içinde yeni bir Türk Devleti'nin kuruluşunun ulusal bilinçlenme, idari, siyasi örgütlenmesini de gerçekleştirdi. Misak-ı Milli ile bu esaslar İstanbul'da bir kez daha ortaya konunca İngilizler, İstanbul'u işgal ettiler. Bundan yılmayan M. Kemal, Ankara'da ulusun meşru iradesinin eseri olan ulusal egemenlik prensibini B.M.M. ile ortaya koydu. Fakat bütün bunların gerçekleşmesi çok büyük güçlükler ve olanaksızlıklar içinde yapılıyordı. Bir yandan İtilaf Devletleri ve Yunan saldırısı ve baskıları bir yandan Padişah ve İstanbul Hükümeti'nin M. Kemal ve B.M.M.'ni gayri meşru ilan etmesi, Türk Ulusu'nu olumsuz yönde etkiledi. Türk Ulusu, yüzlerce yıldan beri dini ve geleneksel iktidar kabul edilen Padişah - Halife ile bu değerleri yıkan ve yerine ulusal, egemenlik değerleriyle ulusu bir araya toplamak isteyen M. Kemal hareketi arasında bir süre bocaladı. Yer yer B.M.M.'nin otoritesine karşı ayaklanmalar çıktı.

Doğu Anadolu'da Ermenilere, Güneyde Fransızlara karşı savaşıldı. Batıda Yunan Taarruzu ve iç ayaklanmalara karşı Kuva-yı Milliye ile çözüm bulan B.M.M. daha sonra düzenli ordu kurar. I. ve II. İnönü Savaşları ile ilk askeri başarılarını sağladı. Diğer yandan dış ilişkilerde Sovyetler Birliği ile Moskova Antlaşması'nı imzaladı. Sakarya Meydan Savaşı'nda Yunan Ordusu'nu yendi. Fransa ile de anlaşan Türkiye İtilaf blokunu da parçaladı. 26 Ağustos 1922'de başlayan ve 9 Eylül'de İzmir'de Yunan Ordusu'nun denize dökülmesi ile son bulan Büyük Taarruz, Türkiye gerçeğini ve Türk Ulusu'nun yenilmez azmini bütün dünyaya kanıtladı. Askeri başarısını Mudanya Ateşkesi ve Lozan Antlaşması ile de onaylattı. Emperyalizme karşı yapılan bağımsızlık savaşını kazanan, "Türk Mucizesi"ni yaratan Türkiye'nin bu başarısı bütün Mazlum Uluslara örnek oldu.

M. Kemal Kurtuluş Savaşı'nın bittiği yerde; Türkiye'nin çağdaşlaşma savaşını başlattı. 1 Kasım 1922'de Saltanat'ın kaldırılışı ve 29 Ekim 1923'de Cumhuriyet'in İlanı ile Türkiye yeni devlet sistemini Fransız Devrimi ile ortaya konan insan haklarına dayanan "Ulusal ve Laik Devlet"i gerçekleştirmiş oldu. Ancak, çağdaş devlet ve ülke olma mücadelesi için Türk Devrimi'nin başarılması için Cumhuriyet döneminde Atatürk 'ün yeni mücadele vermesi gerekiyordu.

Kaynak: Ergün AYBARS, Türkiye Cumhuriyeti Tarihi 1, Ege Ün. Basımevi, 1986, ss. 359-366



"Google Osman"

İlk Eylem: Ermeni Soykırımı Anıtını Çaldık!

Fransa'nın başkenti Paris yakınlarındaki Chavilli kasabasında 2002 yılında açılan bronzdan yapılan sözde Ermeni soykırım anıtının çalındığını bildirildi. Kasabadaki Ermeni kilisesinde çalışan bir görevli, basına yaptığı açıklamada, bronz anıtın dün gece götürüldüğünün anlaşıldığını söyledi.



Çalınma olayı, Fransa Ulusal Meclisi'nin 'Ermeni soykırımı'nı inkar edenlere ceza verilmesini öngören yasa teklifini kabul etmesinden iki gün sonra gerçekleşti. Fransız polisinin olayla ilgili soruşturması sürüyor.

"Google Osman"

07 Ekim 2006

Web Hosting Firmaları - Domain Sayıları

Barındırdıkları alan adı sayısına(domain) göre hosting firmalarının sıralaması şu şekilde(Güncellik:1 Ekim 2006)

No Firma adı Alan adı
1) turkticaret.net 49064
2) websahibi.com 10725
3) natro.com 9439
4) niobeweb.net 9364
5) doruk.net.tr 7476
6) isimtescil.net 5608
7) vt.com.tr 4831
8) markum.com.tr 4346
9) omnis.com.tr 3184
10) sadecehosting.com 2954

Kaynak: Webhosting.info

"Google Osman"

Türkiye'nin Doğru Tanıtımına Katkıda Bulunun!

Türkiye'nin uluslararası alandaki kötü imajını düzeltmek bizlerin elinde. "Real Turkiye" www.realturkiye.blogspot.com Türkiye'nin dünyaya doğru tanıtılmasını amaçlayan bir blog ve bunun için sizlerin desteğine ihtiyacımız var. "Real Turkiye" de yayınlanmasını istediğiniz fotoğraf, döküman ve düşüncelerinizi bana iletirseniz; daha iyi şekilde Türkiye'nin tanıtımını yapabiliriz.



Destekte bulunmak için www.realturkiye.blogspot.com 'u ziyaret edebilirsiniz böylelikle blog'un neleri amaçladığını ve kapsadığını görebilirsiniz.


"Google Osman"

06 Ekim 2006

Meşhur 301. Madde

Türk Ceza Kanunu’nun (TCK) 301. Maddesinin, Türklük, Cumhuriyet ve Devletin temelleri ve kurumlarına hakaretle ilgili olan 301. Madde, 1 Haziran 2005 tarihinde yapılan yasal reformlar döneminde eski ceza yasasının 159. Maddesinin yerine konmuştur.

MADDE 301.
(1) Türklüğü, Cumhuriyeti veya Türkiye Büyük Millet Meclisini alenen aşağılayan kişi, altı aydan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
(2) Türkiye Cumhuriyeti Hükûmetini, Devletin yargı organlarını, askerî veya emniyet teşkilatını alenen aşağılayan kişi, altı aydan iki yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
(3) Türklüğü aşağılamanın yabancı bir ülkede bir Türk vatandaşı tarafından işlenmesi hâlinde, verilecek ceza üçte bir oranında artırılır.
(4) Eleştiri amacıyla yapılan düşünce açıklamaları suç oluşturmaz.



"Google Osman"

Adrenalin



"Google Osman"

Starbucks Coffee Reklamı


CAFE
Uploaded by wholeblogs


"Google Osman"

Feci Son


Uploaded by wholeblogs



Uploaded by wholeblogs

100 Temel Eser'in Tam Listesi

Yorumsuz!

100 Temel Eser'in Tam Listesi,Milli Eğitim Bakanı Doç. Dr. Hüseyin Çelik tarafından açıklanan ilköğretim öğrencileri için “100 Temel Eser” ve yazarları şöyle:

1. Dede Korkut Hikayeleri (İlköğretim İçin Uyarlama)
2. Mevlana'nın Mesnevisinden Seçme Hikayeler (İlköğretim Çocukları İçin Seçme Hikayeler)
3. Karagöz ile Hacivat (İlköğretim İçin Seçme Hikayeler)
4. Vatan Yahut Silistre (Namık Kemal)
5. Ömer'in Çocukluğu (Muallim Naci)
6. Gulyabani (Hüseyin Rahmi Gürpınar)
7. Şermin (Tevfik Fikret)
8. Altın Işık (Ziya Gökalp)
9. Yalnız Efe (Ömer Seyrettin)
10. Çocuk Şiirleri (İbrahim Alaaddin Gövsa)
11. Hep O Şarkı (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
12. Peri Kızı ile Çoban Hikayesi (Orhan Seyfi Orhon)
13. Uluç Reis (Halikarnas Balıkçısı-Cevat Şakir Kabaağaçlı)
14. Damla Damla (Ruşen Eşref Ünaydın)
15. Bağrıyanık Ömer (Mahmut Yesari)
16. Domaniç Dağlarının Yolcusu (Şukufe Nihai)
17. Evvel Zaman İçinde (Eflatun Cem Güney)
18. Cumhuriyet Öncesi Yazarlardan Çocuklara Hikayeler (Mehmet Seyda)
19. Gururlu Peri (Mehmet Seyda)
20. Akın (Faruk Nafiz Çamlıbel)
21. Havaya Uçan At (Peyami Safa)
22. Benim Küçük Dostlarım (Halide Nusret Zorlutuna)
23. Sevdalı Bulut (Nazım Hikmet)
24. Kuklacı (Kemalettin Tuğcu)
25. Yer Altında Bir Şehir (Kemalettin Tuğcu)
26. Arif Nihat Asya'dan Seçme Şiirler (Arif Nihat Asya)
27. Sait Faik Abasıyanık'tan Seçme Hikayeler (Sait Faik Abasıyanık)
28. Koçyiğit Köroğlu (Ahmet Kutsi Tecer)
29. Az Gittik Uz Gittik (Pertev Naili Boratav)
30. Aritmetik İyi Kuşlar Pekiyi (Cemal Süreya)
31. Çocuklara Şiirler (Vehbi Cem Aşkun)
32. 87 Oğuz (Rakım Çalapala)
33. Yonca Kız (Kemal Bilbaşar)
34. Bitmeyen Gece (Mithat Enç)
35. Halime Kaptan (Rıfat Ilgaz)
36. Gümüş Kanat (Cahit Uçuk)
37. Vatan Toprağı (Mükerrem Kamil Su)
38. Barbaros Hayrettin Geliyor (Feridun Fazıl Tülbentçi)
39. Eşref Saati (Şevket Rado)
40. Nasreddin Hoca Hikayeleri (Orhan Veli)
41. İnci'nin Maceraları (Orhan Kemal)
42. Allı ile Fırfırı (Oğuz Tansel)
43. Tiryaki Sözleri (Cenap Şahabettin)
44. Keloğlan Masalları (Tahir Alangu)
45. Billur Köşk Masalları (Tahir Alangu)
46. Osmancık (Tarık Buğra)
47. Balım Kız Dalım Oğul (Ceyhun Atuf Kansu)
48. Falaka (Ahmet Rasim)
49. Bir Gemi Yelken Açtı (Ali Mümtaz Arolat)
50. Üç Minik Serçem (Necati Cumalı)
51. Memleket Şiirleri Antolojisi (Osman Atilla)
52. Ülkemin Efsaneleri (İbrahim Zeki Burdurlu)
53. Anılarda Öyküler (İbrahim Zeki Burdurlu)
54. Aldı Sözü Anadolu (Mehmet Önder)
55. Göl Çocukları (İbrahim Örs)
56. Miskinler Tekkesi (Reşat Nuri Güntekin)
57. Tanrı Misafiri (Reşat Nuri Güntekin)
58. Ötleğen Kuşu (Halil Karagöz)
59. Arılar Ordusu (Bekir Yıldız)
60. Yankılı Kayalar (Yılmaz Boyunağa)
61. Yürekdede ile Padişah (Cahit Zarifoğlu)
62. Serçe Kuş (Cahit Zarifoğlu)
63. Bir Küçük Osmancık Vardı (Hasan Nail Canat)



- HAZIRLATILACAK ESERLER-
64. Tekerlemeler
65. Türkçede Deyimler
66. Türk Atasözlerinden Seçmeler
67. Türk Bilmecelerinden Seçmeler
68. Türk Ninnilerinden Seçmeler
69. Türkülerden Seçmeler
70. Türk Manilerinden Seçmeler


- DÜNYA EDEBİYATI-
71. Küçük Prens (A. de Exupery)
72. Şeker PortakaIı (Jose Mauro de Vasconcelos)
73. 0liver Twist (Charles Dickens)
74. Alice Harikalar Ülkesinde (Lewis Carrol)
75. Gülliver'in Gezileri (Swift)
76. Define Adası (Robert Louis Stevenson)
77. Robin Hood (Howard Pyle)
78. Tom Sawyer (Mark Twain)
79. Ezop Masalları
80. Andersen Masalları I-II
81. Üç Silahşörler (Alexander Dumas)
82. La Fontaine'den Seçmeler (La Fontaine)
83. Pinokyo (Carlo Collodi)
84. 80 Günde Devr-i Alem (Jules Verne)
85. İnci (John Steinbeck)
86. Beyaz Yele (Rene Guillot)
87. Peter Pan (James Matthew Barrie)
88. Uçan Sınıf (Erich Kastner)
89. Yağmur Yağdıran Kedi (Marcel Ayme)
90. Ölümsüz Aile (Natalie Babbitt)
91. Yaşlı Adam ve Deniz (Ernest Hemingway)
92. Mutlu Prens (Oscar Wilde)
93. Şamatalı Köy (Astrid Lindgren)
94. Momo (Michael Ende)
95. Heidi (Johanna Styri)
96. İnsan Ne ile Yaşar (Leo Tolstoy)
97. Sol Ayağım (Christy Brown)
98. Hikayeler (Anton Çehov)
99. Değirmenimden Mektuplar (Alfonse Daudet)
100. Pollyanna (Elaanor Porter)

Kaynak: yahsihan.meb.gov.tr/100_temel_ser.doc

"Google Osman"

02 Ekim 2006

Mayalar

MAYA PİRAMİTLERİ

MAYALARIN TARİHÇESİ

Meksika ormanları içinde taş yapılardan oluşan büyüleyici ve görkemli kentlere, piramitlere, gözlemevlerine ve tapınaklarına imza atan, hakkında hala pek az şey bildiğimiz bu uygarlığın sakinleri, en çok da, astronomi ve matematik alanlarında çağlarını fersah fersah aşan bilgileri ve hassas hesaplamalarıyla bilim adamlarını şaşırttı.

Orta Amerika'da, Guatemala ile Meksika arasında, ağırlıklı olarak da Meksika Körfezi'ne doğru uzanmış Yucatan yarımadasının cangılları içinde köklü ve güçlü bir uygarlık yaratan Mayalar, belki de Yeni Dünya'nın en ilginç ve en şaşırtıcı toplumlarından biri. Onbeşinci yüzyıla girerken nedenleri bugün de henüz tam olarak çözülememiş bir gerileme ve çöküşü yaşayan ve tarih sahnesinden silinen bu uygarlığın izleri, geriye doğru İsa'dan önce altıncı yüzyıla dek sürülebiliyor. Sahip oldukları kültürel mirasın büyük oranda, aynı bölgede İsa'dan önce 1600 dolaylarında ortaya çıkan Olmek kültüründen kaynaklandığı düşünülüyor. Etnik ve kültürel kökenleri üzerine çok fazla soru işaretinin bulunduğu Olmeklerin ise yine Meksika Körfezi kıyılarında günümüzden yaklaşık beş bin yıl önce ilk yerleşim merkezlerini kuran La Venta ve San Lorenzo sakinlerinin mirasçısı olduğu yolunda çoğu tarihçi ve arkeolog görüş birliği içinde. Bir başka deyişle, İspanyollar fetih gemileriyle çıkıp gelene dek El Salvador'dan Meksika'nın kuzeyine kadar uzanan bölgede yaklaşık 4500 yıl hüküm süren bir kültür söz konusu burada.


MAYA GÜNLERİ

Maya takviminde 20 farklı gün var.

MAYA TAKVİMİ

Maya ve Olmek uygarlıkları, yirminci yüzyıl boyunca arkeolog, antropolog ve tarihçilerin ilgi odağı oldu. Hala pek az şey bildiğimiz bu uygarlığın sakinleri, en çok da, astronomi ve matematik alanlarında çağlarını fersah fersah aşan bilgileri ve hassas hesaplamalarıyla şaşırttı bilim adamlarını.Yıldız gözlemciliğinde ve gök cisimlerinin hareketlerine ilişkin hesap ve çizimlerde günümüz uzmanlarına bile parmak ısırtan sonuçlara ulaşmışlardı. Basit ve ilkel bir mısır tarımı üzerine bütün ekonomisini kurmuş, cılız ve yoksul bir halk için alışılmadık bir ilerlemeydi bu. En önemli ve somut ürünü de, gök cisimlerinin hareketlerinin kaydedildiği günlükler ve astronomi arşivlerindeki bilgiyi kullanarak oluşturdukları, bugün 'Maya Takvimi' olarak bilinen zamanı ve göksel döngüleri ölçme sistemleriydi.

Bu takvimlerden biri, Tzolkin (Gün sayımı) adı verilen, amacı ve anlamı bugün hala tam olarak deşifre edilememiş, 260 günlük bir süreci temel alıyordu. Bir diğer takvimleri, bugün bizim kullandığımız güneş takviminin bir benzeriydi ve 20'şer günlük 18 ayın oluşturduğu 360 güne, '5 isimsiz gün' ekleyerek elde ediliyordu. Bu iki takvim, 52 yıllık bir döngü içinde kombine ediliyor ve 'Takvim Turu' adı verilen bir başka zaman dilimine erişiliyordu. Ama Maya ve miraslarını devraldıkları diğer Orta Amerika uygarlıkları için en önemli takvim, çok daha uzun zaman evrelerini hesaplayan ve 'Uzun Hesap' olarak adlandırılan çevrimlerdi hiç kuşkusuz.

Orta ve Güney Amerika uygarlıklarının hemen tümünde, Hint uygarlığında olduğu gibi, insanlık tarihinin belli uzunluktaki 'dünya çağları' halinde süregittiği anlayışı egemendi. Bunun izlerini Olmek, Maya, Aztek, İnka gibi uygarlıkların hepsinde ve Navaho ya da Hopiler gibi kimi Kuzey Amerika halklarında da görebiliyoruz. 'Uzun Hesap' denen takvim sistemine göre, insanlık tarihi, her biri Maya ölçüm sistemine göre '13 Baktun' (bizim yıl ölçümlerimizle 5125,36 yıl) süren dört büyük evreyi geride bırakmıştı ve beşincisinin içindeydi. 'Güneşler' olarak adlandırılan bu çağlardan, şu an içinde yaşadığımız ve sonlarına yaklaşmakta olduğumuz 'Beşinci Güneş' çağıysa, yine bizim gregoryen takvimimize göre, 2012 yılının Aralık ayında sona erecek.


MAYA SAYI SİSTEMİ

Maya sayı sistemi 20 tabanına göre oluşturulmuş.


"Google Osman"