Elektromanyetik Radyasyon Ölçümü

Elektromanyetik Radyasyon Ölçümü


Gsm baz istasyonlarının yaydığı elektromanyetik alan şiddetinin evinizdeki, iş yerinizdeki etkisinin ölçümünü profesyonel olarak, uluslararsı standartlara uygun olarak yapıyor ve sonuçları rapor şeklinde sizlere sunuyoruz. Yalam alanızdaki göreceli olası yüksek elektromanyetik alan şiddetine maruz kalan alanlarda nasıl değerleri azaltabileceği konusunda size danışmanlık hizmeti sunuyoruz.

Tel: 216 415 80 87

İş Başvurusu

28 Kasım 2006

Dünyanın en güçlü orduları

Savaşma gücü en fazla olan ülkeler:
1.ABD
2.Çin
3.İsrail
4.Hindistan
5.Rusya
6.Güney Kore
7.Kuzey Kore
8.Britanya Krallığı
9.Türkiye
10.Pakistan

Kaynak: http://strategypage.com/dls/articles/2004617.asp

"Google Osman"

24 Kasım 2006

Turkcell, tekel mi oluyor?

Cep telefonu operatörü Turkcell, pazarın en çok aboneye sahip operatörü. 30.8 milyon abone ile piyasanın yüzde 62’sini kontrol ediyor. En yakın rakibi Vodafone (Telsim) 11.5 milyon, Avea ise 7.5 milyon aboneye sahip.

Kaynak: Milliyet (Ekim 2006)

"Google Osman"

23 Kasım 2006

İTÜ, Türkiye'nin en iyi üniversitesi

En iyi 520 üniversite listesinde İTÜ Türkiye’deki üniversiteler arasında en üstte yer alarak 349.ncu olmuştur. Bu listede yer alan üniversiteler aşağıdaki kıstaslar göz önüne alınarak seçilmiştir,

Araştırma Kalitesi
Mezunların İstihdamı
Uluslararası Görünüm
Eğitim Kalitesi

Ayrıntılı bilgi için aşağıdaki linke başvurabilirsiniz
http://www.topuniversities.com







En iyi 520 listesine giren Türk Üniversiteleri

İTÜ 349.
İstanbul Üniversitesi 358.
Bilkent Üniversitesi 401.
Sabancı Üniversitesi ise 454.

Dünyanın en iyi üniversiteleri

1- Harvard University,ABD
2- University of Cambridge, İngiltere
3- University of Oxford, İngiltere
4- Massachusetts Institute of Technology,ABD
4- Yale University,ABD
5- Stanford University,ABD
6- California Institute of Technology,ABD
7- Berkeley University,ABD
8- Imperial College London, İngiltere
9- Princeton University,ABD
10- University of Chicago, ABD


"Google Osman"

21 Kasım 2006

Genç Osman'ın hayatı

Osman, namı-ı diğer Genç Osman, tahta geçtiğinde 6 erkek kardeşi vardı. Bunlara bir süre dokunmadı. Ancak Lehistan seferine çıkacağı sırada, geride kalan büyük kardeşi Mehmed'in boğdurulması emrini verdi. Üzerine cellatların saldırdığını gören Mehmed, Genç Osman'a beddua etti: "Osman, Tanrı'dan dilerim ki, hayatından ve saltanatından mahrum olasın. Beni nasıl öldürüyorsan, seni de öyle öldürsünler."

Lehistan seferinde umduğunu bulamayan Genç Osman bundan askerin gevşekliğini sorumlu tutuyor ve devlette köklü değişiklikler yapılması gerektiğini düşünüyordu. Kızlarağası Süleyman Ağa ile padişahın hocası Ömer Efendi, bu konuda Genç Osmanı teşvik ediyor, Osmanlı askeri olmaya Şam ve Mısır askerinin daha layık olduğunu ileri sürüyorlar, padişahın buralara giderek asker toplamasını salık veriyorlardı. Bu operasyonu gizlemek için de padişahın hacca gitmesini öneriyorlardı. Şeyhülislam ve ordu padişahın hacca gitmesine şiddetle karşı çıktılar.

Asker ve ocaklar ayaklanarak Sultanahmet Meydanı'nda toplandılar. Padişahın hacca gitmekten vazgeçmesini ve Kızlarağası Süleyman Ağa ile hocası Ömer Efendi'nin sürgüne gönderilmesini istiyorlardı. Genç Osman, hacdan vazgeçtiğini söyledi ancak kimseyi azletmek ya da sürgüne göndermek gibi bir niyeti olmadığını da ifade etti. Askerler, bu sefer Vezir-i Azam Dilaver Paşa başta olmak üzere birçok önde gelen kişinin kellesini istemeye başladılar. Saraya bir ulema heyeti gönderildi ve Genç Osman'dan, askerlerin istediklerini yerine getirilmesi ricasında bulunuldu. Genç Osman taviz vermiyordu. Ulema heyetini sarayda alıkoydu. Bu, askerleri çileden çıkarmaya yetti. Saraya girmeye karar verdiler. Bu sefer Şehzade Mustafa'nın tahta çıkmasını da istiyorlardı.

Sultan Mustafa Kadınlar Dairesi'ndeydi. Kapıyı açamadılar. Dama çıkıp kubbeyi deldiler. Şehzade Mustafa bir minder üzerinde oturmaktaydı. Damdan içeri giren asker kendisine "Padişahım, dışarıdaki asker sizi beklemektedir" dedi. Mustafa'nın söyleyebildiği tek şey ise "su istiyorum" oldu. Üç gündür aç ve susuz bırakılmıştı.

Şehzade Mustafa'yı damdan yukarı çekerek dışarı çıkardılar; arz odasına götürdüler ve padişahlığını ilan ettiler.

Genç Osman ödün vermeme konusunda artık ısrarcı değildi. Kızlarağasını ve Vezir-i Azam'ı askerlere teslim etti. Askerler ikisini de hemencecik parçalayıp öldürdüler. Lakin askerin öfkesi dinmiyordu. Sıra padişahın kendisine gelmişti.

Osman, isyancılara ağlayarak "Bilmezlik ile size cefa ettim ise affeyleyin, siz etmeyin. Dün sabah padişah-ı cihan idim, şimdi üryan kaldım. Merhamet edip halimden ibret alın. Dünya size dahi kalmaz. Hangi padişahın kulları bu ihaneti ettiler?" diye merhamet istedi. Ama bu sözleri fayda etmedi.

Bir gün öncesinin cihan padişahı 18 yaşındaki Genç Osman'ı adi bir beygire bindirip sokaklarda, alaylar va aşağılamalar arasında askerin kışlasına götürdüler.

Hemen idam etmek istiyorlardı. Üç kere boynuna kement atarak boğmayı denediler. Ama üçünde de güçlü kuvvetli padişahı altetmeyi başaramadılar.

Bu sırada Sultan Mustafa'nın anası, cellatları ve ağaları tahrik etmeye çalışıyor, "Bu yılandır; eğer elinizden bir kurtulursa hepinizi yok eder" diyordu.

Sadrazam Davud Paşa bunun üzerine Sultan Osman'ı alıp Yedikule zindanlarına götürmek üzere birkaç kişi ile birlikte, saraydan, eski padişahın bulunduğu yeniçeri kışlaları camiine gitti. Yedikule'de padişah, sadrazam ve yanındaki üç yardımcısı tarafından idam edilmek istendi. Dördü birden, çok güçlü bir insan olan Osman'la başetmekte zorlanıyorlardı.

İçlerinden biri balta ile Osman'ın omzuna vurarak yere düşürdü. Boynuna kement geçirildi. Hem kementle boğularak hem de Kilindir Uğrusu denilen subaşı kethüdası tarafından husyeleri sıkılarak (yanlış okumuyorsunuz, husyeleri yani testisleri sıkılarak) idam edildi. Kulağını kesip Mustafa'nın annesine göndermeyi de ihmal etmediler.

Osmanlı tarihindeki ilk padişah katli böyle gerçekleşti.


Kaynak:http://arsiv.hurriyetim.com.tr/agora/00/12/11/tarih_l_goktem.html

"Google Osman"

20 Kasım 2006

Grand Theft Auto formatında Coca Cola Reklamı


Kaynak: http://marketingle.blogspot.com


"Google Osman"

Matematatikte kullandığımız "x" ve"e" nin kökeni

* Neredeyse her bilinmeyeni simgelemek için kullanılan x harfinin popülaritesi nereden geliyor?
Bu harfin kökeni Arapça şey kelimesine dayanıyor. Daha sonra İspanyolcaya çevrilen cebir kaynaklarında xay olarak gözüken ifade x olarak kısaltıldı ve cebirin bilinmeyeni simgelemede kullandığı en popüler harf haline geldi.

* e adını nereden alıyor?
Doğal logaritma tabanı olarak bilinen e sabiti adını İsviçreli Matematikçi Euler'in başharfinden almaktadır.

Kaynak: http://www.biltek.tubitak.gov.tr/bilgipaket/matematik/problemler.htm

"Google Osman"

16 Kasım 2006

Yedikule Zindanları'nın En Güzel Fotoğrafları ve Tarihçesi

Adres: Az ve Öz
Yedikule Zindanları'ndayken kendinizi Bizans - Osmanlı dönemlerinde yaşıyormuş gibi hissediyorsunuz.












Yeni adres: Az ve Öz

Yedikule Surları hakkında genel bilgi:

Yedikule Surları; Kara surlarının Marmara’yla birleştiği yerdedir. Yedikule Surları'nda Bizans İmparatorlarının savaş dönüşlerinde kente girdikleri Altın Kapı bulunur.Hisar inşa edilirken, daha önceden var olan Bizans Surlarına ait kuleye 3 yeni kule daha eklenmiş ve beşgen şeklinde, yedi kuleli bir iç kale elde edilmiştir. Bu hisar hem Sultan III. Murad zamanına kadar (1574-1595) Osmanlı devlet hazinesinin ve devlet evrakının muhafaza edildiği, hem de önemli yerli ve yabancı mahkumların tutulduğu bir yer olarak kullanılmıştır. Yedikule Zindanları’ında Sultan II. Osman, Trabzon Rum İmparatoru David Kommenos ve oğulları, son Abbasi Halifesi IV. Mütevekkil ve Kırım Hanı Mehmed Giray’da dahil bir çok yerli ve yabancı devlet adamı tutuklu kalmıştır.Son olarak 1959’da restore edilen hisar, günümüzde, içinde şenlik ve konserlerin de düzenlendiği bir müze olarak kullanılmaktadır.

"Google Osman"

Yaratıcı TV Reklamları

Yaratıcı Audi Reklamı



Bira için büyük reklam kampanyası


Güzellik algılayışınız tahrip olacak!


Nike giyen Materazzi'ye kafa atmak imkansız!



"Google Osman"

15 Kasım 2006

Böbrek taşı düşürten çukur!

Gebze'de, Kocaeli Büyükşehir Belediyesi tarafından aylardır sürdürülen çalışmaların bir türlü tamamlanmaması ilçe halkını çileden çıkardı. Aracının büyük bir çukura girmesiyle böbrek taşını düşürdüğünü iddia eden Hanefi Kaplan, yerel gazeteye verdiği ilanda, “Emeği geçen Kocaeli Büyükşehir Belediyesi'ne teşekkürü bir borç bilirim” dedi.




"Google Osman"

13 Kasım 2006

Sigara Reklamları


Daha çok ilginç reklam fotoğrafları ve videoları için http://marketingle.blogspot.com'u ziyaret edin.

"Google Osman"

08 Kasım 2006

Erozyon Tehlikesine Karşı "El Koyun" Projesi

Karşı karşıya kaldığımız en büyük tehlike; Erozyon:







Toprak erozyonu, bitki örtüsünün olmaması veya tahrip edilmesi nedeniyle yağmur, su ve rüzgar etkisiyle toprağın aşınması, taşınması ve başka bir yerde birikmesi olayıdır.
Her yıl 1 milyar 400 milyon ton civarında, başka bir deyişle 70 milyon adet 20 tonluk kamyonu dolduracak veya Edirne - Kars karayolu boyunca (1656 km) 40 m genişlikte ve 10 m yükseklikte bir duvar olabilecek miktardaki verimli toprağın kaybına yol açan "Toprak Erozyonu" sadece ekolojik bir olay değildir.


Erozyon, bir ölçüde doğanın gereğidir. Ancak, yoğun nüfus baskısı, hatalı tarım teknikleri, arazinin yeteneği dışında kullanılması, erken-aşırı-düzensiz otlatmalar, yasal boşluklar ve sosyo-ekonomik sorunlar, bitki örtüsünün süratle tahribine neden olmakta, erozyonu şiddetlendirmekte, verimli üst toprağın hızla kaybına neden olmaktadır. Toprak, yaşamın anasıdır. İhtiyacımız olan her şey ondan var olur. Onun yok olması, yaşamın bozulması demektir.


Ülkemizde, Avrupa'ya göre 17, Kuzey Amerika'ya göre ise 6 kat fazla olan "Toprak Erozyonu" sosyo-ekonomik bir sorundur. Çünkü tarım politikalarının yetersizliği, kırsal alanda yaşayan insanın yoksulluğu ve açlığı demektir. Kırsal fakirlik sonucunda; kentlere doğru kontrol edilemeyen bir göç hareketi başlar. Bitkisel ve hayvansal üretim düşer, oluşması için binlerce yıl gereken verimli toprak örtüsü kaybedilir. Tarımla uğraşanlar işsiz kalır. Bu sonuçlar, kişisel ve toplumsal boyutta; önce ekonomik ve sosyal sonra da siyasal bir çöküntüye ve toplumsal kaosa yol açar.

Kaynak: http://www.elkoyun.com

"Google Osman"

07 Kasım 2006

Türkiye'de ilk akla gelen marka, Arçelik

İLK HATIRLANAN MARKA

Tüketicilere hiçbir kategori hatırlatması yapılmaksızın akıllarına ilk gelen markanın hangisi olduğu sorulduğunda her 4 kişiden biri Arçelik markasını belirtti. Arçelik ilk hatırlanan marka sorgulamasında 12 yıldır birinci ve yerini diğer firmalara kaptıracak gibi görünmüyor.

Ülker, giderek arttırdığı trendi ile 2003’de yerleştiği ikinci sıradaki yerini korudu. Adidas ise ilk hatırlanan marka sıralamasında 3.sırada yerini aldı.

Kaynak: http://www.acnielsen.com.tr/newslet/nlarsiv/bduyurumarkalar05.doc

"Google Osman"

06 Kasım 2006

Rakının Tarihçesi

Rakının çok uzun yıllardır Türkler'in milli içkisi olarak kabul edilmesinin haklı nedeni rakının Türkler tarafından bulunmasıdır.

Günümüzde tüm dünya rakının ilk kez Osmanlı sınırları içinde üretildiğini kabul etmektedir. Rakının aslan sütü olarak da anılmasının nedeni eski Osmanlı meyhanelerinde rakının aslan kabartmalı kaplarda sunulması ve süte benzer rengidir. Evliya Çelebi seyahatnamesinde rakı üreticilerinden ‘Arakçıyan Esnafı' diye bahsetmektedir. Avrupa Konseyi Alkollü İçkiler Ekspresler Komitesi diğer içkilerde de olduğu gibi (Scotch Whisky, Irish Cream Liquor) rakıyı da 'Turkish Rakı' olarak adlandırmıştır.


Rakı sözcüğü bir görüşe göre Razaki cinsi üzümden, başka bir görüşe göre ise Doğu Akdeniz’de hurma kökünden elde edilen 'arak'tan gelmektedir. Bu ihtimale göre Razaki üzümünden yapılmış olan anasonlu içkiye ‘rakı’ denmiştir.

Gerçek bir Türk içkisi olan rakı son 300 yıl içinde muzdan karanfile, sakızdan limona kadar çeşitli şekillerde aromalandırılmış, ancak sonunda anasonun rakı için ideal bulunduğu görülmüştür.

Ülkemizde 1944 yılında rakı üretme ve satma hakkının devlete geçişine kadar büyük şehirlerin yanı sıra Eskişehir; Edirne, Muğla, Antalya, Çanakkale, Kocaeli, Konya, Samsun, Trabzon gibi illerde birçok rakı üreticisi üretim yapmıştır. 1938 yılında 48 adet rakı üreticisi 70'in üstünde marka vardır.

Devlet tekelinde üretim 2004 yılına kadar sürmüş ve EFE Rakı'yla, Türkiye ve Dünya ilk özel sektör üretimi türk rakısına kavuşmuştur.

Kaynak: http://www.eferaki.com/RakiCulture.asp



Yeni Rakı ve Tekirdağ Rakısı artık "Bizim" değil "Amerikalılar"ın!

Mey İçki'nin Tekel'in alkollü içkiler bölümünü alış süreci
2003 Tekel’in alkollü içkiler bölümü özelleştirildi.
2004 Mey İçki Sanayi Tic. A.Ş. kuruldu ve faaliyete geçti.
2006 Mey İçki hisseleri çoğunluğu Texas Pacific Group’a devredildi.


Kaynak: http://www.mey.com.tr/tarihce.html

"Google Osman"

Artvin Fotoğrafları

Türkiye'nin en güzel şehirlerinden biri, Artvin...







"Google Osman"

04 Kasım 2006

İTÜ, Manyas Depremi'ni bildi!

İstanbul Teknik Üniversitesi (İTÜ) Elektrik-Elektronik Fakültesi Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Berk Üstündağ başkanlığında yürütülen, "Kayaç Gerginlik İzleme Yöntemi ile Deprem Tahmini Projesi" kapsamında elde edilen verilerle 5 büyüklüğünün üzerindeki depremlerin 12-24 saat öncesinde yüzde 75 oranında kestirilebildiği bildirildi.
Proje Yürütücüsü Berk Üstündağ, AA muhabirine yaptığı açıklamada, halen pilot olarak yürütülen projenin "bilimsel mutfağı"nda, Deprem Konseyi Başkanı Prof. Dr. Haluk Eyidoğan’ın da aralarında bulunduğu çok sayıda bilimadamının bulunduğunu, birçok disiplinden kişilerin de projeye katkı sağladıklarını söyledi.

"12-24 SAAT ZAMAN DİLİMİNDE DEPREMİ YÜZDE 75 KESTİRME"
Proje kapsamında kurulan 18 istasyondan 11’inin halen veri gönderdiğini anlatan Üstündağ, 5 yıldır devam eden projede son 3 yılda pozitif gelişmeler yaşandığını vurguladı. Üstündağ, çalışmada, büyüklüğü 5’in üzerindeki depremlerin 12-24 saat zaman diliminde kestirilebildiğine dikkati çekti.
Depreme bağlı alınan öncül işaretçilerin depremin erken uyarısında fiilen kullanılabilir duruma gelmesi için istasyon sayısının artırılması ve geçmişe yönelik verilerin çok daha fazla olması gerektiğine işaret eden Üstündağ, şöyle devam etti:
"Riskli dönem tahminlerinin yüzde 75’inde 5 ve üzerindeki büyüklükte deprem oluyor, tahminlerin yüzde 20’si yanlış çıkıyor. Ancak bu, hasar verici depremi yeriyle birlikte tahmin edebildiğimiz anlamına gelmiyor. Yine de çalışmamızda oldukça umut verici gelişmeler var. Dünyada bilgi işlem alt yapılarının gelişme hızını göz önüne aldığımızda beklenenden daha az zaman aralığında yerin sismik etkinliğinin tahmin edilebilir ve yaygınlaştırılabilir hale gelebileceğini düşünüyoruz. Deprem tahmini açısından önümüzdeki 5-10 yılın önemli gelişmelere gebe olduğunu düşünüyoruz. Mevcut gelişme ve elde ettiğimiz verilere göre bunu söylüyoruz." Üstündağ, Manyas Gölü ve Gemlik Körfezi depremlerinden önce bir kaç gün bazı farklı veriler elde ettiklerini vurgularken, "O dönem öncesinde orta vadeli istasyon kayıtlarımızda inceleme yaptığımızda normal periyodik değişimlerin dışında bir değişim olduğu gözlendi. Bir kaç istasyonda şekilsel olarak bir farklılık olduğu görüldü" dedi.

"UMUT VERİCİ BİR GELİŞME VAR"
Dünyadaki eşdeğer yöntemlere göre deprem ve depremden önceki değişimlerin korelasyonu itibarıyla iyi bir başarı gösterdiklerini, bu başarının 5’in üzerindeki büyüklüğe sahip depremlerin zamanının tahmin edilmesini üzerine olduğunu, depremlerin coğrafyasını, yani nerede olacağını tahmin edemediklerini anlatan Üstündağ, depremin yerinin tahmin edilebilmesi için daha yaygın bir istasyon ağı ile ölçme düzeni ve meydana gelen depremlerin iki katı sürede veri toplamaya ihtiyaç olduğunu belirtti.
Üstündağ, büyük depremlerin yaklaşım zamanıyla ilgili erken uyarıda bulunmak için büyüklüğünün yanı sıra yerinin bilinmesi gerektiğini ifade ederek, "Sonuç olarak umut verici bir gelişme var. Yani yakın zamanda dünyadaki hava durumu tahminleri gibi yer durumu tahminleri de söylenebilir durumda olacak" diye konuştu.

"İNSANİ YÜKÜMLÜLÜK GEREĞİ"
Proje kapsamında henüz 5 büyüklüğünün üzerinde, kamusal bir tedbir alınmasını gerektiren veriler olmadığına dikkati çeken Üstündağ, "17 Ağustos ya da 12 Kasım depremlerine benzer hasar vereceğini düşündüğümüz büyüklükte bir depremle ilgili veri elde edersek, bir miktar yanılma payı, bir olasılık dahilinde olsa bile, insani yükümlülüğümüz gereği ilgili kişilerle paylaşırız" diye konuştu.

VERİLER İNTERNETTEN YAYINLANIYOR
Berk Üstündağ, projede elde ettikleri verileri, insan hayatını ilgilendiren bir konu olduğu, bu alandaki kişilerin bilgi birikimleri ve görüşlerinden de yararlanmak için internetten yayınladıklarını, sismoloji kongrelerinde yöntemi detaylarıyla paylaştıklarını dile getirdi.
Projeyi sadece akademik olarak atamalarda kullanılacak liyakat artıracak bir çalışma olarak görmediklerini, Türk insanının ihtiyacı olduğu için önemsediklerini belirten Üstündağ, şöyle konuştu:
"Bu çalışmayı kendimize ait bir proje olarak görmüyoruz. Türkiye’de sonuçta hepimiz deprem korkusuyla yaşıyoruz. Depremin farkında olan herkes aynı endişeyi duyuyor. Korkmak kötü bir şey değil, aynı zamanda kişi ya da kurumları tedbir almaya, çözüm bulmaya yönlendiriyor. Endişe ve korku gidermek üzere bireysel ya da kurum milliyetçiliğinden uzak bir şekilde yapılan işlerin doğrusuyla yanlışıyla en iyi noktaya götürülmesi için farklı disiplinlerin bir arada hareket etmeleri gerekir." Türkiye’nin ekonomik varlığının yüzde 65’inden fazlasının İstanbul’da bulunduğuna, Marmara Bölgesi’nin nüfusunun üçte birinin İstanbul’da yaşadığına işaret eden İstanbul Teknik Üniversitesi Elektrik-Elektronik Fakültesi Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Berk Üstündağ, İstanbul’da yaşanacak yüzey hasarların Kocaeli’nin, Adapazarı’nın yaşadığı yüzey hasarları kadar büyük olmasa da deprem sonrasında oluşacak yönetimsel kargaşanın etkilerinin fazla olacağını savundu.
Projede, "Deprem algılama cihazı" ile yerin 15-20 kilometre derinliğine kadar olan bölgedeki değişikliklerin yüzeyde yarattığı elektrik akımlarında neden olduğu etki, ölçme tekniğiyle araştırılıyor.

Kaynak: Milliyet

"Google Osman"

02 Kasım 2006

Türklerin Dünyadaki İmajı

Kendimizi iyi ifade edemediğimiz ve de Türk lobisi olarak çok zayıf kaldığımız için dünya bizi barbar, kana susamış, AB üyeliği uğruna herşeyi yapan, Sarıklı-Fesli çağdışı adamlar olarak görüyor. İşte internette "Türkler" denince karşınıza çıkan karikatürler:


Avrupa Birliği kapısında bekleyen Türkiye:
Kaynak: http://www.jandarasz.co.uk/portfolio/NM-WHERE%20EAGLES%20SCARE.jpg


Avrupa Birliği yolunda cambazlık yapan Türkiye:

Kaynak: http://pennybank.online.fr/pbk1/IMG/jpg/turkishdnewsmondayoct305b.jpg

Avrupa ülkeleriyle el sıkışan Türk'ün elinden akan Hristiyan Kanı:

Kaynak: http://freepages.genealogy.rootsweb.com/~liatrisa/united_by_blood.jpg


Putin'den tavsiye: AB'yle uğraşacağınıza bize katılın!

Kaynak: http://www.aljazeerah.info/Cartoons/cartoon%20originals/December/hb8dputinTurk.jpg

Ermeni Diasporasının Soykırım iddialarına maruz kalan Türkiye, AB yolunda:

Kaynak:http://www.tallarmeniantale.com/cartoons.htm

2. Viyana Kuşatmasında Türkler:
Kaynak: www.augustiniancanons.org

"Google Osman"

Salvador Dali'nin Resimleri ve Hayatı

Ruin with Head of Medusa and Landscape (1941).

Raphaelesque head bursting (1951).



The Disintegration of Persistence of Memory (1952-54)


Galatea of the Spheres (1952).

Salvador Dali'nin Hayatı

Salvador Dalí 11 Mayıs 1904'de Figueras'ın (İspanya'nın Kuzeyinde Pirienelere yakın bir kasaba) bir köyünde doğdu. 6 yaşındayken menenjitten ölen erkek kardeşinden 3 sene sonra dünyaya gelmişti. 1973 de şöyle yazacaktı:

'Doğar doğmaz tapınılan bir ölünün ayak izlerinden yürümeye başladım. Beni severken hala onu seviyorlardı aslında. Belki de benden çok onu.. Babamın sevgisinin bu sınırları yaşamımın ilk günlerinde itibaren çok büyük bir yara oldu benim için.'

Ona koydukları isim; ölmüş kardeşinin ismiyle aynıydı: Salvador. Ressam bu kardeşine ikiz kadar benziyordu. Anne babasının yatak odasında Velazquez'in Çarmıhta İsa resmiyle birlikte asılı olan kardeşinin resminin yaşayan bir aynasıydı. Böylece Salvador Dalí bir küçük despota dönüştü. Ailesinin dikkatini çekmek için yaptığı histeri krizleri, teatral hareketler alışılagelmiş şeylerdi. Uzun süre, onu fetheden kızkardeşi Ana Maria'nın doğumu bile onu düzeltmeye yetmedi. Aksine zaman geçtikçe farklılığını ifade etme isteği daha dayanılmaz hale geliyordu.
Hasta çocuk; 10 yaşında yaptığı ilk self-portresinin ismiydi. Bir süre sonra ilk resim kursuna başladı. Öğretmeni Juan Núñez iyi bir ressamdı; ondan karakalem çalışmayı öğrendi. Daha sonra Catalan (İspanyanın Kuzey doğusunda yaşayan Catalanca adında farklı bir dil konuşan insanlara verilen isim) empresyonist ve realistlerini tanıdı. Daha sonra Kübizm ve Juan Gris'i keşfetti.
20'li yılların başında Madrid San Fernando Akademisine başladı. Ancak anarşist hareketleri nedeniyle okuldan atıldı ve bir süre Girona'da tutuklu kaldı. (1923) Daha sonra tekrar okula kabul edilse bile 1926'da tamamen atıldı. Bunu takip eden yıl Paris'te Picasso'yla tanıştı. 10 yıl sonra Londra'da Stefan Zweig onu Sigmund Freud'a tanıttı. 1923'te Madrid'de Luis Buñuel ve García Lorca ile tanıştı.

Dalí böylece değişti. Görünümüyle de. Başlangıçta ki uzun saçları; ağzından hiç düşmeyen piposu daha sonra kısacık biryantinli saçlı spor kıyafetli asık suratlı birine dönüştü. Günlük yaşamı; entelektüel bir söylemin ve lüks bir yaşamın çevresinde dönüyordu. Buñuel'le 'Bir Endülüs Köpeği' filmini sahneye konmasına yardımcı oldu. Ama. Buñuel.'i dinsizlikle suçlayarak ikinci bir filmden uzak durdu. Buna karşın García Lorca'yla çok yakın bir arkadaşlığı oldu. 1925-36 yılları arasında uyumlu bir dostlukları oldu. Kadınlar pek ilgisini çekmiyordu. Onlar “sadece erotik fantezileri için gerekli”ydiler.

Dali’nin fikrini değiştiren olay 1926’da Gala’yla tanışmasıyla gerçekleşti. Gala; bir Rus avukatın kızı ve sürrealist şair Paul Eduard'ın eşiydi. Onu ilk defa Cadaquez'de Akdeniz'in Catalan kıyısında Hotel Miramar'ın karşı terasında gördüğünde eşiyle beraberdi. Ertesi gün saat 11'de plajda buluşmak üzere sözleştiler. Dali bu olayı tamamen sembolik bir biçimde hazırlamaya karar verdi.

Soyundu. Elbiselerini, göğüs uçlarını, kıllarını, göbek deliğini ve esmerleşen tenini gösterecek şekilde kesti, katladı. Boynuna inci bir kolye, kulağına bir kırmızı bir sardunya taktı. Traş olurken yaralanmasından esinlenerek kendi kanını süründü. Bunu balık kuyruğu, keçi gübresi ve yağla karıştırdı. Ama pencereden Gala'yı, özellikle de çıplak bronzlaşmış sırtını görünce, bu ölümcül ritüele son vererek üzerindeki partallığı ve bu vebalı tutkuyu soyunmaya karar verdi. Birkaç ay sonra tamamen aşık olarak birlikte yaşamaya başlayacaklardı. Ve o andan itibaren Gala; Dali için bir aşık, bir arkadaş, esin perisi ve model (ilk defa profilden Gran Mastrubador'da gözükür), danışman ve herşeyin ilersinde varlığının yöneticisi olacaktır. Port Lligat'de hayatlarının evlerini kurdular.

İlk önce İspanya İç Savaşı’ndan daha sonra Dünya Savaşından kaçmak için tüm dünyayı gezdiler. Dali şöyle açıklar düşüncesini:

'Her zaman anarşist ve aynı zamanda da monarşisttim. Her zaman burjuvaziye karşıydım ve hala da öyleyim. Gerçek kültürel devrim monarşist prensiplerin restoresiyle mümkündür.'
Ama 1934'te beş yıllık aktif bir işbirliğinden sonra artık eski sürrealist arkadaşlarından ayrılmış ve küçük burjuvaya dönüşmekle suçlanır olmuştu. Çünkü politikadan kaçıyordu:
'Beni ne marksizm bir parça bile ilgilendirmiyordu. Politika bir kansere benziyordu.'
Newyork'a yerleşti, ama arada sırada geri dönüyordu. Örneğin faşistler arkadaşı Garcia Lorca'yı öldürdükten ya da Nazilerin istilasından sonra. Mamafi, Kuzey Amerikalılar tarafından aranılan, sevilen, iyi ücret ödenen biriydi.

1966'da Newyork modern sanatlar müzesinde 1966'de ona bir retrospektif adadılar. Beuborg'daki bir diğer sergi için 1979'a kadar beklemesi gerekti. 3 sene sonra 1982'de Gala öldü. O zamandan sonra nerdeyse resim yapmayı bıraktı. Dali , Gala'nın mezarının olduğu Pubol'e yerleşti ve son eserlerini verdi.

Bütün akımları tanıyıp; olası bütün etkilerden geçtikten; tüm çılgınlığıyla o devasa eseri 'Babil Kulesi'ni oluşturduktan sonra; Salvador Dali sanatı boyunca uzayıp giden bir ipi farketti. Bu ip görünmez bir şekilde daha Breton'la bile değilken gerçekleştirdiği ilk sürrealist eseriyle, gerçek anlamdaki sürrealist eserlerini birbirine bağlıyordu.

Freud'un içten ve ve fanatik olarak tanımladığı, Dali'nin gözleri; hep büyüleyici bir dünyayı keşfediyordu. Dali hiçbir zaman taptığı esin perisi Gala'dan ayrılmadı, eve kendine duyduğu ihtiyaçtan daha fazla bir ihtiyaçla ona bağlıydı.

Pubol Şatosundaki yangından kurtulduktan sonra; 23 Şubat 1989'da Figueras hastanesinde, 84 yaşında öldü. Cesedi ilaçlandı; ve Figueras'daki müzesine hakim olan dev kubbenin altına gömüldü.

Kaynak: http://www.msxlabs.org/forum/sanat-ww/11556-salvador-dali.html
"Google Osman"

Sıfır sayısını kimler buldu?

Sıfır sayısının birbirinden bağımsız olarak hem Hindistan’da hem de Maya’lar tarafından icat edildiği sanılıyor. Hindistan’da kullandığımıza benzeyen bir kesirli sistem kullanılmaktaydı, ancak İ.Ö. 3. yüzyıla kadar sıfır yerine boşluk bırakıyorlardı. Boşluk, sayıları ayırmak için de kullanıldığından oldukça akıl karıştırıcıydı, dolayısıyla sıfır yerine nokta koymaya başladılar. Bizim bildiğimiz sıfırın sıfır olarak kullanılmaya başlaması ise İ.S. 7. yüzyıla rastlar. Mayaların İ.S. 3. yüzyılda takvimleri için sıfırı icat etmişler.Sıfırın Avrupa uygarlığına gelmesi Araplar tarafından İ.S. 800’lü yıllarda olmuştur. Yunanlı ve Romalılar sıfır kullanmıyorlardı çünkü hesaplamalarını abaküs üzerinde yapıyorlardı. Sıfır sözcüğü, Arapça “sifr” den gelmektedir.

Kaynak: http://www.biltek.tubitak.gov.tr/merak_ettikleriniz/index.php?kategori_id=13&soru_id=732

"Google Osman"

01 Kasım 2006

Html ve Javascript kodlarında en büyük yardımcınız; Hypergurl

Blog veya web sayfası tasarımlarıyla ilgileniyorsanız, Hypergurl bu iş için biçilmiş kaftan. Hazır yüzlerce kodun bulunduğu Hypergurlden ücretsiz olarak yararlanabilirsiniz. Hypergurl'ün içeriğiyle ilgili resim aşağıda gözükmekte.

Hypergurl: www.hypergurl.com

Doğrudan doğruya aşağıdaki linkleri kullanarak da Hypergurl'den ücretsiz copy-paste kodlar elde edebilirsiniz.

Free HTML Scripts
Free Javascripts
Free Resources
Submit Your Site

"Google Osman"

Cooltext ile Logo Tasarımı Yapın!

Cooltext ile neler yapabileceğinize dair iki örnek görüyorsunuz. Birçok farklı logo tasarımı sunan Cooltext ile istediğiniz bir metni yazıp, onu çok orjinal bir hale getirebilirsiniz.

Image Hosted by ImageShack.us



Cooltext'in web sayfasını ziyaret etmek için aşağıdaki resme tıklayınız.
Cool Text: Logo and Graphics Generator

"Google Osman"